Youtube

Instagram

12 Eylül 2013 Perşembe

Favoriler #2

işte ağustos ayı favorilerim...

eğer siz de benim gibi toplu saçı seviyorsanız, önereceğim bu topuz yapma yöntemine bayılacağınızı garanti ederim... aranızda ben bunu zaten biliyorum diyenler de olacaktır ama ben bilmeyenler için yazmış olayım...

şimdi ağustos favorisi dedik ama bu benim için tüm zamanların favorisi... ilk olarak çok severek takip ettiğim youtube kanallarından biri olan mr.kate'in videosu ile keşfettim bu topuz yapma yöntemini... 1.5 senedir de bıkmadan usanmadan kullanıyorum :) bu topuza donut bun, ballet bun veya sock bun gibi çeşitli isimler veriliyor... youtube'da bu başlıklarla arama yaparak konu ile ilgili milyonlarca video bulabilirsiniz... "i love youtube :))" bu topuzun birçok yapılış şekli var ancak ben kullandığım yönteme en çok benzeyen videoyu paylaşacağım sizinle... mr.kate'in uyguladığı yöntem biraz zor gelmişti bana... böyle olunca ben de kendime göre kolay bi tarz belirledim zamanla... siz de youtube'da farklı videolar izleyerek size en kolay gelen yöntemi uygulayabilirsiniz...

benim kullandığım malzemeleri aşağıdaki fotoğrafta görebilirsiniz...


topuz aparatını ve fiyonklu şirin tokayı H&M'de bulabilirsiniz... topuzu tamamladıktan sonra videoda da bahsedildiği gibi sprey (kuvvetli olanlardan tercih edin) ile elektriklenen saçları da yapıştırınca süper oluyor... bunun için topuz tarağı ideal... topuz tarağını kuaför malzemeleri satan yerlerden bulabilirsiniz... veya kuaförünüzden sizin için satın almasını rica edebilirsiniz... ben öyle yaptım mesela... eğer topuz aparatını kendi imkanlarınızla yapmak isterseniz de mr.kate'in videosunda "çoraptan topuz aparatı nasıl yapılıyor", detaylı olarak görebilirsiniz... bu topuz hem çok kısa sürede ve kolay yapılıyor, hem de kuaförden çıkmışsınız gibi şık duruyor... dediğim gibi benim için tüm zamanların favorisi... şu videoya da bi bakın derim...

bu da benim topuzum :) ancak fotoğrafı gün sonunda çektiğim için biraz dağınık görünebilir :)


madem saç ile açtık konuyu, yine saçla devam edelim... şimdi mucizevi bir ürün önereceğim size... çok iddialıyım evet :) hani eskiden papatya suyu veya oksijenli su ile saçımızı açmaya pek hevesliydik ya işte tam da bu işe yarayan çok profesyonel bir ürün var... sun in saç açıcı sprey...


abd'ye giden bir arkadaşınız varsa hemen sipariş edin derim... zira kendisi burada oldukça pahalı (50 TL civarıydı)... çok yaygın olarak da bulunmuyor maalesef... abd'deki fiyatı ise sadece 3 dolar... tax ile birlikte 5 dolar civarına geliyor... ben 2012 şubat ayında gittim abd'ye ve bu ürün alınacaklar listemde en üst sırada idi :) gidince ilk iş bu spreyi aldım... saçınızı çok belirgin şekilde açmıyor... doğal bir gölge oluşuyor sadece... güneşte açılmış gibi... kullanımı da basit... saçınızın açılmasını istediğiniz bölümüne sıkıyorsunuz... sonra da güneşe çıkıyorsunuz veya kurutma makinesi ile kurutuyorsunuz... kışın kullanıma da uygun dolayısıyla... ben çok severek kullanıyorum... bu ürün de sadece ağustos favorisi değil yani anlayacağınız...

şimdi gelelim gerçekten ağustos ayında keşfettiğim bir ürüne :) kaş rimeli... bu da mucizevi bir ürün... öncelikle bu ürüne niye ihtiyaç duydum onu anlatayım... ben saçlarımı normalden birkaç ton açığa boyatıyorum hep... böyle olunca da kaşlar ile saçlar arasında bir uyumsuzluk oluyor... bu kötü görüntüyü ortadan kaldırmak için kaşlarımı da boyatıyordum ama zararlı olduğundan ve çok yapay gelmeye başladığından boyatmıyordum artık... acaba bunu kaş farı veya kaş kalemi gibi bir ürünle yapabilir miyim diye düşünürken netten biraz araştırma yaptım... aradığım ürün öyle bir şey olmalıydı ki yapay durmamalıydı... blogları okurken mac'in kaş rimelini keşfettim... ve kendisiyle tanıştığım için çok mutluyum doğrusu :)


bi kaş ürününü bu kadar seveceğim hiç aklıma gelmezdi... ürün o kadar güzel ki anlata anlata bitiremeyeceğim... hani ünlülerin kaşı böyle bi değişik ve güzel gelir de nasıl böyle kaşlara sahip olduklarını bi türlü anlayamazsınız ya, işte çoğu bu ve bunun gibi ürünleri kullanıyor bence :) kullanınca ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız... dergiden fırlamış gibi kaşlarınız olacak :) ürün hem doğal duruyor, hem kaşınızın rengi bir ton kırılıyor, hem de kaşınız formunu gün boyunca koruyor... bir de kaşı besleyici özelliği varmış... daha ne olsun :) fiyatı biraz pahalı (47 TL) ama kesinlikle verdiğiniz paraya değiyor bence... benim kullandığım ton, beguile BB2... bir mac mağazasına giderseniz size uygun tonu önereceklerdir mutlaka...

kaşın ifademiz için ne kadar önemli olduğunu çoğumuz biliyoruz aslında ama kaşlarımıza yeterli özeni göstermiyoruz bence... sadece kaşlarımızı değiştirerek bile farklı görüntüler elde edebiliriz aslında... işte bu video bu konuda hazırlanmış çok iyi bir örnek bence... izlemenizi tavsiye ederim...

şimdi gelelim bir başka favori makyaj ürünüme... (çok markalardan gittik ama idare edin)... loreal asansörlü göz kalemi (301 night day black)...


benim takıntılı olduğum şeylerden biri de cat eyeliner... yine uzun süredir kullandığım bir göz makyajı stili... biraz pratik yapınca uygulaması kolay, elegan ve her ortama uyan bir göz makyajı bence... gece gündüz benim fix makyajım; cat eyeliner, rimel, kaş rimeli, allık ve rujdan oluşuyor... cat eyeliner için mac'in krem eyeliner'ı da çok başarılı ancak uygulama bakımından loreal'in bu asansörlü kalemi daha kullanışlı... ayrıca waterproof olduğundan bulaşma ve dağılma olmuyor... temizlemesi de kolay... fiyatı da uygun (17 TL civarı)... cat eyeliner uygulamak ilk başlarda zor gelebilir ama yılmayın :) sürekli denemeye devam edin... zamanla alışıyor insanın eli... kuyruğunu yapmakta zorlanıyorsanız da bir kartvizitten yardım alabilirsiniz... evet yanlış duymadınız :) nasıl mı? şu videoda detayları mevcut ;)

bir de oje önereyim yeri gelmişken :) ben bir süre bir şeye taktım mı sürekli onunla yoluna devam edenlerdenim... bu yazıdan da anlaşılacağı üzere kullandığım ürünler veya stiller sürekli değişmiyor... bi şeyi sevdim mi onu bırakamıyorum uzun süre... bu bi takı, bi makyaj ürünü, bi makyaj veya saç stili olabilir... işte bunlardan biri de kullandığım oje rengi... yine çok uzun süredir hep aynı ton ojeyi sürüyorum... bu ton patlıcan moru... abd'den aldığım elf marka patlıcan moru ojenin hastası oldum mesela... ancak küçük boy olduğu için ve sürekli kullandığım için hemen bitti oje... ben de bu ojenin muadilini aramaya koyuldum ve sally hansen'da buna yakın iki renk buldum...


plum luck (640) ve pat on the black (660)... iki renk de gayet başarılı... bir alana bir bedavadan denk getirip aldım, ucuza da geldi :) severek kullanıyorum şimdi...

epey ürün anlattım değil mi :) neyse bu konuyu kapatayım artık... biraz da kitaplara bakalım...

şu sıralar taktığım bir diğer konu da senaryo yazarlığı... hep bu kerem deren ve pınar bulut dizileri yüzünden :)) (ezel'i bile ders niteliğinde izlemeye başladım)... yazmayı da çok seviyoruz malum... sadece yazı yazdığım bir hayatın hayalini kurmak bile güzel geliyor... valla olur mu bilmiyorum ama en azından denemeyi düşünüyorum... "madem bu yola baş koydum, o zaman konu ile ilgili kitapları okuyayım bari" dedim bi gün...


yalnız biraz abarttım galiba :) kitap alışverişini de online yapınca, insan sınırını hiç bilemiyor... böyle olunca da evde bir sürü senaryo kitabı ile başbaşa buldum kendimi :) henüz hepsini okuyamadım tabi ama iyi gidiyor şimdilik... favorim olan kitabı ilerleyen yazılarda yazarım herhalde... insanın merakı olan bir şeye zaman ayırması çok tatmin edici... sırf bu açıdan bile mutluyum kitaplarımla :)

ve gelelim geçen ay favorim olan şarkıya... gerçi hala favorim... milyon kere dinliyorum gün içinde :) aksak ritmin (beatbreak) hastasıyız malum...


şarkının video klibi de çok hoş... ilk izlediğinizde anlamsız gibi görünebilir ancak oz büyücüsü'ne atıfta bulunan ilginç bir hikayesi var klibin... detaylı bilgi için şuraya bakabilirsiniz...

evet efendim; biraz geç de olsa ağustos ayı favorilerimi de yazmış oldum böylece...

esen kalın...

not: biraz reklam kokan bi yazı oldu ama kusura bakmayın... valla bi çıkarım yok hiç bir markadan :)

30 Temmuz 2013 Salı

Favoriler #1

bu yazı ile birlikte hem yeni bir yazı dizisi başlatayım hem de blogun tozunu bi alayım istedim :)

işbu yazı dizisinde yazının başlığından da anlaşılacağı üzere her ay sonu o ayki favorilerimi yazmaya çalışacağım... bloga da taze kan lazım malum... favorilerim arasına herşey dahil olabilir... bir kısıtlamam yok bu konuda... hadi başlayalım bakalım... yine bi yerden girip başka bi yerden çıkacağız :)

bilen bilir (aslında kimse bilmiyor sanırım) ben youtube hastası bi insanım ve bu görsel medya devini TV gibi kullanıyorum... çok severek takip ettiğim kanallarım var... bu kanallar videolarını güncelledikçe benim de -kendi zevkime uygun- izleyecek bir sürü videom olmuş oluyor... wordpress blog reader'ın video versiyonu oluyor bi anlamda... içeriğini kendim belirlediğim bir televizyonum oluyor da diyebiliriz... peki ben hangi kanalları takip ediyorum? bende kanal çok haliyle :) ancak bu başka bir yazımın konusu olacağı için şimdilik o kısma pek girmiyorum... sadece bu ayki favorilerim arasına giren kanalı yazacağım... yazıya bu kanal (channel) ile başlamak istedim çünkü bu yazı dizisi fikri de oradan geldi aklıma... bahsettiğim kanal clothes encounters isimli kullanıcının kanalı...
...clothes encounters...

çıtı pıtı, çok tatlı ve güzel bir kızcağız bu... moda, makyaj, stil önerileri ile dolu bir kanalı var... bayılıyorum onu izlemeye... ilk başta bilmiyordum, tamamen tesadüf eseri bulmuştum kanalını ama sonradan koreli olduğunu da öğrenince sevgim ikiye katlandı... kan çekti herhalde :) bu kızcağız her ay favori ürün, film ve müziklerini içeren videolar yayınlıyor (sadece bunlar yok tabi kanalında)... aslında birçok youtube kullanıcısında bu "aylık favorilerini yayınlama" durumu var ama herkesinki sarmıyor beni... bu kızı sevdiğim ve tarzını beğendiğim için herhalde, onunkiler çok güzel geldi... sonra "ben de bunun yazı versiyonunu yapsam nasıl olur" diye düşündüm ve işte bu yazı ile karşınızdayım :)

ben favorilerimi yazmaya nereden başlarım? tabiki müzikten... sadece bu ay değil, çıktığından beri favori albümüm justin timberlake'in son albümü...
...the 20/20 experience...
File:Justin Timberlake - The 2020 Experience.png
fotoğraf http://en.wikipedia.org adresinden alınmıştır.

albümü sindirmiş biri olarak çok net olarak söyleyebilirim ki bu albüm justin timberlake'in ustalık eseridir... tabir-i caizse bakkal şarkılar yapan (yanlış anlaşılmasın onları da çok seviyorum) justin gitmiş yerine çok ağırbaşlı, samimi, duygusal, şarkılarının sound'u ve sözleri yere sağlam basan bir justin gelmiş... yani o kadar sene (6 sene) beklediğimize değdi bence... gerçekten üzerinde çok çalışılan bir iş olduğu her açıdan belli oluyor... timbaland ve jay-z de her zaman olduğu gibi arkasında justin'in... ben bu "yeni nesil soul müzik" yapan justin'i çok sevdim...

bonuslarla birlikte 12 şarkı var albümde (albümün tamamını şuradan dinleyebilirsiniz)... ve şarkıların çoğu acayip derinliğe sahip... sound olarak eski şarkılardan esinlenilen şarkılar (that girl ve let the groove get in gibi) da ayrı bi hava katmış albüme... şarkıların süreleri 5-8 dakika arasında değişiyor... ilk dinlediğimde "bu kadar da uzun şarkı yapılır mı" diye şaşırmıştım ama şimdi şarkıların niye bu kadar uzun olduğunu da anlıyorum... insan o derinlikli sözler ve kaliteli "sound"da kayboluyor resmen... bayıla bayıla, hiç sıkılmadan dinliyorum... ben albümdeki bütün şarkıları (suit&tie, mirrors, strawberry bublegum, don't hold the wall, tunnel vision, spaceship coupe... bunları biraz daha fazla seviyorum) çok sevdim ama bir tanesi var ki... içinde kayboluyorsunuz dedim ya, işte öyle bi şarkı... blue ocean floor... (mirrors'ı bile solladı, öyle söyleyeyim)...

...blue ocean floor...

bi şarkının sözleri ile müziği bu kadar mı uyumlu olur... resmen okyanusun dibine dalmışsınız gibi hissettiriyor müziği... şarkıda bahsi geçen kalp atışlarını duyacaksınız neredeyse... müziği ile birebir örtüşen sözleri ile bu şarkıyı -bu yazı vesilesiyle- en az bi kere dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum...
Under the water you scream so loud but the silence surrounds you...

But I hear it loud and you fall in the deep and I'll always find you...

If my red eyes don't see you anymore...

And I can't hear you through the white noise...

Just send your heartbeat...

I'll go to the blue ocean floor...

Where they'll find us no more...



...korece dil kartları...

aldığım en güzel hediyelerden birine geldi sıra... geçen gün akmar pasajının içinden geçerken korece dil kartları gözümüze çarptı...


altın bulmuş gibi sevindik... malum her yerde bulunmuyor (yada biz bulamadık bilmiyorum)... sevgili arkadaşım elipı hediye etti bana sağolsun... bu ayki favorilerim arasına bu çok istediğim kelime kartı destesi de girmiş oldu böylece... korece dil kartları genel olarak başarılı ancak "zaman"ları biraz karışık anlatmış... hiç bilmeyen biri için zor gelebilir diye düşünüyorum...

...bnto by cuppow...

geçenlerde aşağıdaki videoya denk geldim bayıldım resmen bu basit ve yaratıcı fikre... tam da diyet yapmaya hazırlanırken böyle bir plastik aparat ne hoş olurdu değil mi... amazon'da 12 dolar civarına satılıyor...


[vimeo http://www.vimeo.com/68870138 w=500&h=281]

...dukan diyeti...

diyet demişken son bir aydır dukan diyeti ile yatıp kalkıyorum resmen... henüz diyeti yapmaya başlamadım ancak başlamam yakındır...


önce internetten bir sürü yazı okudum... sonra da kitabı edinip okudum... ve önceleri önyargılı olduğum bu diyet çok kafama yattı diyebilirim... bir de sağdan soldan duyduğum bütün başarılı zayıflama hikayeleri bu kitaptaki bilgilerle örtüşünce de iyice ikna oldum... mesela şeyda coşkun ismini duymuşsunuzdur... hani şu ünlüleri zayıflatan yaşam koçu... şu sıra çok popüler malum... şeyda hanım'ın diyet konsepti hakkında detaylı bilgim yok ama basından takip ettiğim kadarıyla protein bazlı bir diyet uygulattırıyor... hatta dukan'daki gibi saf protein günleri de var... dukan'da olduğu gibi şeyda hanım da buğday nişastası yerine mısır nişastası öneriyormuş (derya baykal canlı yayında söyledi geçen gün)... ayrıca son günlerde moda olan gluten-free (glutensiz) diyetler de dukan ile örtüşüyor bi anlamda... buğday nişastası gluten içerirken, mısır nişastası içermiyormuş... dukan da sınırlı izinli olarak veriyor mısır nişastasını... işte buna benzer tesadüflerle de her yol dukan'a çıkınca başta söylediğim gibi iyice ikna oldum bu diyeti yapmaya... bakalım sonuç nasıl olacak...

...before midnight...

geçenlerde gördüğüm bir fragman eski dostları görmüş gibi hissettirdi bana :) before midnight filminden bahsediyorum...

before sunrise (1995) ve before sunset (2004)'ten sonra ne iyi etmişler de bi devam filmi çekmişler... aradan onca yıl geçince haliyle başrol oyuncuları da epey yaşlanmış... hele ethan hawke'ı görünce şok oldum... nerede o tıfıl halleriyle tanıdığımız ethan hawke, nerede bu yaşını başını almış ethan hawke... adam çökmüş resmen... içim burkuldu görünce, bi tuhaf oldum... yaşlandığımı hissettim :) neyse efendim bakalım bu ikilinin yetişkin versiyon maceraları nasıl olacak... ilk iki filmde olduğu gibi senaryo, filmin başrol iki oyuncusu ile yönetmeninin elinden çıkmış... filmi izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum... kaktüs'ümle birlikte en yakın zamanda izleyeceğiz inşallah :)

...hayatı tesbih yapmışım...

şimdi de bizden bir şarkı ile kapanışı yapmak ve huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum :) bu şarkı virüs gibi bulaştı resmen bana :) vay başıma gelenler :) sürekli bu şarkıyı söylerken buluyorum kendimi... biri beddua etti herhalde... orijinal video klip yerine, bu şarkıya kayıtsız kalamayan leyla ile mecnun versiyonunu paylaşmak istedim...


esen kalın efendim...

29 Nisan 2013 Pazartesi

biri "KONSEPT" mi dedi? #12

istemeden de olsa bu seriye epey ara vermişim... konular bir konsept oluşturmadı demek ki, n'apalım :) bu yazı ile kategoriye yeniden ısınalım bakalım ;)

size ilk bahsedeceğim konu son günlerde izlemeye doyamadığım bir dizi...
...beni böyle sev...


yukarıdaki tanıtım epey dönmüştü ekranda hatırlarsanız... daha tanıtımdan itibaren ilgimi çekmeyi başarmıştı dizi... son yıllarda izlediğim en başarılı tanıtım buydu bu arada... izleyince de hüsrana uğratmadı dizi beni... o kadar naif ve eğlenceli ki... bi kere karakterleri çok iyi oturmuş bir dizi... başrol oyuncularının kimyası da çok iyi tutmuş ki bu oldukça önemli benim için... müziklere diyecek birşey bulamıyorum zaten... böyle bir romantik komediyi orhan baba şarkıları ve daha nice klasik eserle birlikte izlemek çok keyifli... şarkılardaki arabesk hava diziye de ayrı bir ruh katıyor bence... ömer (alper saldıran) ve ayşem (zeynep çamcı) çok tatlılar... ayşem'in ömer'e çimen göz diye hitap etmesine bitiyorum... karakterlerin iç seslerinin de diyaloglara eşlik etmesi süper bir ayrıntı... bugünlerde böyle aşklar ve aşıklar kalmadı tabi orası ayrı ama yine de insanın ümidini yeşertmeye yetiyor bu dizi... naiflik açısından da adeta bir kore dizisi izliyormuş hissi veriyor... gerçi koreliler de naifliği aştılar biraz ama olsun :) yan karakterler olan ayşem'in ev arkadaşları reyhan (burcu altın) ve fahriye (bala atabek), okuldaki geçkin öğrenci haluk abi (erdem akakçe)... hepsi de müthiş karakterler olmuş... bir de ömer'in en yakın arkadaşı nezih (mert turak) var ki o da bambaşka bir alem :) bayılıyorum kendisine... bi yerden tanıdık da geliyordu tipi... özellikle o dağınık saçları :) sonra tiyatroda izlediğimizi hatırladık... istanbul şehir tiyatrolarının kabare isimli oyununda oynuyor kendisi...
...kabare...


ben oyunu çok beğenmemiştim ama mert turak'ın kabare sunucusu olarak performansı çok iyiydi... sağlam bir oyuncu kendisi...

şimdi gelelim aclan büyüktürkoğlu'na... mert turak'ın kabare'de oynayan oyuncu olup olmadığını teyit etmek için şehir tiyatrolarının sayfasına girdiğimde kabare oyununu türkçe'ye çevirenin aclan büyüktürkoğlu olduğunu gördüm... bu ismi görünce geçenlerde izlediğim film geldi aklıma...

Dosya:Meleğin Sırları film posteri.jpg
Fotoğraf http://tr.wikipedia.org adresinden alınmıştır.

bi pazar günü zapping yaparken denk gelmiştim bu filme... film abd'de geçiyordu ve nehir erdoğan oynuyordu (yabancı bir yapım sandım önce)... haliyle ilgimi çekmiş ve izlemiştim... izlediğime de hiç pişman olmadım... çok iyi ve değişik bir filmdi... yalnız film moral olarak beni çok aşağıya çekmişti... abd'ye gitmeden önce izleseydim gitmekten vazgeçerdim kesin... allahtan dönünce izledim... ve abd'de ne kadar şanslı bir 9 ay geçirdiğime bir kere daha şükrettim... tahmin edeceğiniz üzere abd'ye dil eğitimi için giden genç bir kızın (ebru/nehir erdoğan) kötü tecrübelerini anlatıyor film... mevzu biraz ağır... abd'ye gidecek öğrenciler aman bu filmi izleyip moralinizi bozmayın... herkesin başına böyle kötü şeyler gelecek diye birşey yok... şansınız yaver de gitmeyebilir o da ayrı ama bu filmde anlatılan da extreme bir durum... gidin gelin, öyle izleyin filmi, ama mutlaka izleyin... filmi beğenince ufak bir araştırma yapmış ve yönetmeninin aclan büyüktürkoğlu olduğunu öğrenmiştim... hatta filmde kendisi de rol alıyor (bardaki adam hakan rolünde)...

Aclan Bates Picture
Fotoğraf http://www.imdb.com/name/nm0060834/ adresinden alınmıştır.

bir dönem ferhunde hanımlar'da da rol almış ama ben hatırlayamadım... malum her ankara'lı oyuncunun yolu bir gün ferhunde hanımlar'dan geçmiştir :)

kendisinin başarılı kariyeri hakkında detaylı bilgi için bakınız... bu da yeni filmi sanırım... çok merak uyandırıcı, bulabilirsem izleyeceğim...

işte böyle dostlar... arayı açmadan tekrar görüşmek ümidiyle... esen kalın ;)

19 Nisan 2013 Cuma

ASLI Ç. BİR FITNESS GÜNCESİ

geçenlerde şöyle bir yazı yazmış ve bu yazıdaki cihazlardan birini istediğimi söylemiştim... yalnız bu cihazların fiyatlarının çok yüksek olduğunu da belirtmiştim hatırlarsanız... daha sonra konu ile ilgili araştırma yapmaya devam ettim ve nabız ölçümü yapmayan cihazların kalori yakım miktarını çok da sağlıklı hesaplayamayıp ortalama bir değer verdiklerini öğrendim... bunun üzerine nabız ölçerek bu işi yapan cihazları araştırmaya başladım ve süper bir saat buldum... polar nabız ölçer (spor saati)... fiyatı da makul gelince hemen şuradan sipariş ettim bir tane... kullanmaya başladıktan sonra çok da memnun kaldım... burada da paylaşayım istedim...
bu saat; yapılan egzersizin süresi, yakılan kalori miktarı, ortalama ve en yüksek nabız değerlerini veriyor... ayrıca egzersizi yaparken yağ yakımı (fat burn) seviyesi mi yoksa fitness seviyesinde mi olduğunuzu da ekranda gösteriyor... egzersiz bilgilerinizi de tarih bilgisini de içeren dosyalar halinde saklıyor... istediğiniz zaman geçmiş bilgilerine dönüp bakabiliyorsunuz... yalnız bu dosyaları bilgisayara aktarmak için ayrı bir bağlantı kablosu gerekiyormuş... bu kablo kutudan çıkmayınca üzüldüm önce ama bu noktada mapmyrun'ın log workout fonksiyonu imdadıma yetişti... (bu mapmyrun da ne imiş diyorsanız sizi şuraya alalım...)
saatte biriktirdiğiniz egzersiz dosyalarınızı buradan mapmyrun'a manuel olarak aktarabilirsiniz... egzersizin türü, süresi, yakılan kalori miktarı, nabız gibi bütün detayları kaydedebiliyorsunuz buradan... böylece yaptığınız outdoor ve gym egzersizlerini tek bir grafikle mapmyrun üzerinden günlük/haftalık/aylık/senelik olarak, egzersiz sayısı/süre/mesafe/yakılan kalori cinsinden takip edebiliyorsunuz (bu arada yakılan 7000 kalorinin yaklaşık 1 kg'a denk geldiği söyleniyor çeşitli kaynaklarda... dolayısıyla grafiğinizi aylık yakılan kalori cinsinden takip ederseniz, 7000 kaloriyi tutturmaya çalışarak ayda 1 kg verebilirsiniz veya ekstradan 1 kg almamış olursunuz)... gelişiminizi grafik olarak görmek çok eğlenceli ve oldukça da motive edici... tavsiye ederim... polar saati gym yerine outdoor aktivitelerde kullanmak istediğinizde mesafe bilgisi göremezsiniz ancak ille de ne kadar mesafe yürüyüp/koştuğunuzu bilmek istiyorsanız mapmyrun bu işi çok iyi görüyor... ben şöyle yapıyorum mesela... gym'de yaptığım egzersizler için polar saati kullanıp egzersiz bilgilerini mapmyrun'a manuel olarak (log workout kısmından) giriyorum, dışarıda yaptığım egzersizlerde ise mapmyrun'ı açıyorum... böylece mapmyrun'ın grafiğinde bütün egzersiz bilgilerim toplanmış oluyor... 

şimdi gelelim gym olarak nereye gittiğime... yaklaşık 2 ay önce bfit'e yazıldım ben... bilmeyenler için bfit kadınlara özel bir spor merkezi... istasyon sistemi ile bir eğitmen eşliğinde egzersiz yapıyorsunuz... sistem 9 alet ile 9 platformdan oluşuyor... egzersizin her etabı 10 dakika sürüyor ve bir alet bir platform şeklinde devam ediyor... aletler kadınların vücut şekline göre özel olarak dizayn edilmiş, yerden hafifçe yüksek paltformda ise eğitmenin gösterdiği temel aerobik hareketlerini yapıyorsunuz... 30 saniyede bir sinyal sesi duyuluyor... her sinyal sesi duyduğunuzda diğer alete veya platforma geçerek döngüyü tamamlıyorsunuz... bu döngüyü 3 kere tekrarladığınızda toplam 30 dakikada o günkü egzersizinizi tamamlamış oluyorsunuz... sonrasında da 5-10 dak süre ile de esneme hareketleri var... bu sistemle spor yapmaya başlamadan önce gerekli vücut ölçüleriniz alınıyor ve her ayın sonunda tekrar ölçüm yapılarak ne kadar gelişim gösterdiğiniz bir döküman halinde sunuluyor size... bir nevi karne gibi :) ben diyet yapmadığım için ilk ay sonunda kilo kaybetmedim ama belim 4 cm inceldi :) egzersizlerimi polar saatim ile de takip ediyorum... esneme bölümü de dahil olmak üzere 40 dakikada yaklaşık 500 kalori yaktığımı söylemek isterim :) süre size az gelebilir ancak oradan edindiğimiz bilgiye göre normal gym egzersizlerinde vücudumuz yaklaşık 20 dakikadan sonra yağ yakmaya başlarken bu sistem ile 12.dakikadan itibaren yağ yakımı başlıyormuş... bfit pazar günleri hariç hergün açık ve gün içinde istediğiniz zaman gidebiliyorsunuz... ben yaza kadar buraya devam edeceğim... daha detaylı bilgi için şuraya bakınız...

"benim gym'e gidecek vaktim ve param yok" diyenler için de bir çözümüm var :) sporunuzu evde yapın !!! bunun için pilates birebir... hem uygulaması kolay hem de geçen yazımda da belirttiğim gibi çok faydasını gördüm ben... pilates için en iyi tercih ellen ablamız (ellen barrett) :) kendisi kardiyo pilatesin (fat burning pilates de deniyor) ustası bence... biz diğer pilates videolarını da denedik ancak ellen barrett'inki en yapılabilir olanıydı... başlarda bazı hareketleri yapmakta zorlanabilirsiniz ama pes etmeyin, yapabildiğiniz kadarını yapın... zamanla yapamadığınız hareketleri de zorlanmadan yapmaya başladığınızı göreceksiniz... ayrıca top, lastik vesaire de gerektirmiyor... ev ortamında çok rahat yapılabilecek bir egzersiz... peki bu videoya nasıl ulaşacaksınız... biz netflix kanalıyla keşfetmiştik ellen barrett'ı... youtube'da var mı diye de kontrol etmiştik ama bulamayınca amazon'dan 5 dolara almıştık CD'sini... ancak size iyi bir haberim var ki artık youtube'da da var bahsettiğim video... işte buyrun size müthiş bir kardiyo pilates egzersiz videosu ;) ingilizcesi olmayanlar da sadece izleyerek çok rahat yapabilirler egzersizi... ritm tutan komik abiye de takılmayın, gülün geçin :) bu arada bu oldukça eski bir kayıt (ne hikmetse kardiyo pilatesi yeni bir şeymiş gibi lanse ediyorlar ya şu anda, ondan belirteyim istedim)... ellen ablamız da biraz yaşlanmış haliyle ama hala fit kendisi ;) polar saatimi bu egzersiz ile de denedim tabi ve sonuç 44 dakikada yaklaşık 450 kalori...

ben deneyip faydasını gördüğüm için özellikle bu videoyu tavsiye etmek istedim ancak bu video size hitap etmediyse youtube'dan size daha uygun olacağını düşündüğünüz çeşitli pilates egzersiz videoları ile de evde pilates egzersizi yapabilirsiniz... fat burning pilates, pilates workout for weight loss, pilates abs workout gibi anahtar kelimeler kullanarak amacınıza uygun videolar arasından seçim yapabilirsiniz... insan sürekli aynı şeyi yapmaktan da sıkılıyor çünkü... arada değiştirmekte fayda var...

şimdi gelelim yine evde yapabileceğiniz başka bir egzersize...
...insanity workout...
adından da anlaşılacağı üzere çok çılgın bir egzersiz çeşidi bu... 1 saatte yaklaşık 1000 kalori yakıldığından bahsediliyor !!! ben motivasyon için, egzersizle elde edilen fiziksel değişimi içeren youtube videolarını izlemeyi çok severim... yine öyle bir günde keşfettim bu egzersizi... yukarıdaki videodan da görüleceği üzere çok sıkı bir egzersiz bu ve sonuçları da inanılmaz (bu arada videoadaki kişilerin kullandığı siyah göğüs bantlarına dikkatinizi çekmek isterim... onlar da polar saat kullanıyor)... bu egzersiz 60 günlük bir süreyi içeriyor ve egzersizi yapabilmek için 10 DVD'den oluşan insanity workout setine ihtiyacınız var... tahmin edebileceğiniz üzere bu set biraz pahalı... amazon fiyatı için bakınız... türkiye'de de satışı yok sanırım... ama üzülmeyin youtube'da bunun için de bir çözüm var :) bazı insanlar bu programı uygularken kendi videolarını kaydedip youtube'a yüklemişler (insanity workout day 1 gibi arama yapabilirsiniz)... onları takip ederek egzersizi yapmayı deneyebilirsiniz... yalnız sadece yapan kişinin değil TV ekranının da göründüğü videoları tercih edin ki yapan kişinin yanlış uygulaması varsa siz de yanlış yapmış olmayın egzersizi... ben bfit maceram bittikten sonra kesinlikle deneyeceğim bu egzersizi...

evet böylece bir fitness güncesinin sonuna gelmiş olduk... bir şeyi belirtmeden geçemeyeceğim... benim herhangi bir spor eğitimim yok... naçizane amatör bilgiler vermeye çalıştım bu yazımda... ben faydalanıyorum siz de faydalanın diye... eğer siz de bahsettiğim egzersizlerden birini denemeye karar verirseniz, uygulamaya başlamadan önce lütfen önce doktorunuza sonra da bir bilene (fitness eğitmenine) danışınız... benim yüzümden birinin sakatlık geçirmesini ve/veya sağlık problemi yaşamasını istemem... aman dikkat !!!

sağlıkla kalın efendim...

dipnot: polar saat ile ilgili ek bilgi vermek gerekirse; saat göründüğü kadar kaba değil, çok zarif duruyor kolunuzda, günlük hayatta da kullansanız kimse normal kol saatinden ayırt edemez... kadınlar ve erkekler için renkleri ayrı dizayn edilmiş... benim aldığım siyah-altın rengi olan kadınlar için olan rengi... ama çeşitli yerlerde okuduğuma göre aslında renk olayı çok da önemli değilmiş... çünkü saate, boy/kilo gibi bilgilerinizi girerken cinsiyetinizi de soruyor... dolayısıyla hangi renk saati aldığınızın da bir önemi kalmıyor... ama ben garanti olsun diye kadınlar için olan rengi tercih ettim :) nasıl kullanıldığına gelince; saat bir göğüs bandı ile birlikte geliyor... bu bandın elektrot kısımlarını musluğun altında ıslattıktan sonra kalbinizin hizasında vücudunuza sabitliyorsunuz bandı... sonra nabzı saate ileten aparatı da bu banda takıp kolunuzdaki saati aktif hale getiriyorsunuz... hepsi bu ;)

16 Nisan 2013 Salı

Drake-Rihanna... Platonik Bir Aşk Hikayesi...

konu ile ilgili düşüncelerimi drake'in facebook'ta paylaştığım yeni şarkısına açıklama olarak yazacaktım ama baktım yazdıkça yazıyorum, "bunu bir post yapayım bari" dedim...

işte drake-rihanna dosyası...

drake (detaylı bilgi için bakınız) müzik dünyasında henüz hakettiği yere ulaşamamış genç bir yetenek bence... bilen bilir ben de en büyük hayranlarından biriyimdir... kadife gibi bir sese sahip olan, çok iyi şarkılar yapan, sempatikliğin kitabını yazmış biri kendisi (şu klipteki tavırlarına bi bakın)... daha ne olsun... bu yazıyı yazmama yeni çıkardığı single'ı vesile oldu diyebilirim... yine muhteşem bir şarkı yapmış kendisi, sağolsun... ve çok ince de bir gönderme yapılmış şarkıda, anlayana tabi... şarkının adı girls love beyonce...
bilirsiniz ki beyonce ve rihanna hep rakip olarak gösterilir... aslında anlamsız bir karşılaştırma bu bence... ben ikisini de çok severim... ancak bir beyonce gerçeği var ki yadsınamaz... müzik aleminin prensesi o bence... rihanna sonradan geldi ve o da çok başarılı oldu tamam ama tabir-i caizse rihanna giderken beyonce dönüyordu :) aslında bu iki ismin biraz tatlı "biraz acı belki :)" çekişmesi eskilere dayanıyor... bilirsiniz rihanna'yı rihanna yapan şarkı umbrella'dır... bu şarkının sahibi de beyonce'nin eşi jay-z'dir... rihanna umbrella ile müzik kariyerinde hayal bile edemeyeceği bir yere geldikten sonra jay-z'yi hiç bırakmadı haliyle... hatta şu da çok konuşuldu... aslında jay-z şarkıyı beyonce'ye yapmış ama beyonce şarkıyı beğenmeyince rihanna'ya gitmiş şarkı... bugün başarılı kariyeriyle bildiğimiz rihanna bir anlamda beyonce'nin sayesinde doğdu da denilebilir aslında... beyonce kendi elleriyle bir rakip çıkarmış oldu kendine... şarkıyı kaptırdığına muhtemelen pişman da olmuştur ama belki o söylese bu kadar etki yapmayabilirdi şarkı... nitekim kendine uygun görmemiş de şarkıyı... umbrella şarkısı rihanna'ya yakıştığı kadar kimseye de yakışmazdı zaten... cuk oturdu tabir-i caizse ve rihanna sönük kariyeriyle belki de kaybolup gidecekken beyonce sayesinde aldı başını gitti... tamam rihanna sadece bir şarkı ile başarılı olmadı, devamı da geldi ama talihi beyonce sayesinde döndü... iyiki beyonce beğenmemiş şarkıyı da rihanna kendini ispatlayabilmiş müzik dünyasında... biz onsuz n'apardık :)

şimdi gelelim drake'e... drake rihanna ile çok sağlam iki düet'e imza attı biliyorsunuz... what's my name ve take care... (ben de what's my name şarkısı ile tanıdım drake'i)... ve bence rihanna'ya karşı platonik de bir aşk besliyordu... ama rihanna hastalıklı şekilde sevdiği chris brown'a geri dönünce drake'ten de uzaklaştı haliyle...

Fotoğraf http://www.popsugar.com adresinden alınmıştır.

oysa ki drake daha çok hakediyordu rihanna'yı bence... muhtemelen chris brown'un vetosundan dolayı drake'i göremedik rihanna'nın yeni albümünde... ve drake'in son çıkardığı single'a tekrar gelirsek; şarknın adına bir kere daha dikkat edelim lütfen... girls love BEYONCE... rihanna chris brown'a dönmemiş olsaydı şarkı, girls love RIHANNA diye çıkardı kesin :) bir de şarkının sözlerinde şöyle diyor drake: "Say my name, say my name... ‘Cause those other men are practice"... yine de bir ümidi var çocukcağızın... kıyamam ben ona... ne diyeyim, inşallah rihanna akıllanır da birlikte olursunuz drake'ciğim ama hiç sanmıyorum :(

drake'in müzik kariyerine gelince; önümüzdeki günlerde hakettiği yere mutlaka geleceğini düşünüyorum ben... sadece timbaland yada jay-z gibi sıkı bir prodüktöre ihtiyacı var kendisinin (jay-z ile sürekli dirsek temasında ama prodüktör olarak çalışmadı onunla sanırım)... ayrıca şunu da belirtmeden geçemeyeceğim ki drake'in en birinci hayranı benim :) kimselere yar etmem onu :) drake'ciğim sen rihanna'yı boşver, bana gel (burada hadise'nin o ses türkiye'deki hareketini yapıyorum drake'e)... :)) neyse daha fazla sapıtmadan yazıyı bitireyim ben...

esen kalın efendim ;)

dipnot: yabancı basında konu ile ilgili bişey var mı diye bakayım dedim... ve bakın ne buldum... drake'in rihanna'ya olan aşkı gün yüzüne çıkmış zaten... hatta 19 haziran 2012 tarihli habere göre chris brown ile drake bi barda birbirlerine girmişler... haberin detaylarında barın fotoğrafları da var... epey dağıtmışlar ortalığı... chris brown bu kadar sinirlendiğine göre demek ki durum çok da platonik değilmiş... rihanna da boş değilmiş drake'e karşı :) bakalım ilerleyen günlerde neler olacak... rihanna drake'i seçsin lütfen !!!

25 Şubat 2013 Pazartesi

Justin Timberlake diyorum... Yeni albüm diyorum... Anlatamadım galiba...

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=IsUsVbTj2AY&w=560&h=315]


7 yıl aradan sonra müziğe geri dönen justin timberlake'in yeni şarkısına çektiği video klibi, 9 şubat tarihinde facebook sayfamda şu sözlerle paylaşmıştım:

JT, beyaz coraplariyla, hayrani oldugu michael jackson'a saygi durusunda bulunuyor... alyansini gostererek yuregimizi dagliyor :( timbaland, back vocal'de harikalar yaratiyor... jay-z ise "tell your father we go farther as a couple... they ain't lose a daughter, got a son" diyerek kiz babalarinin yuregine su serpiyor :) daha ne olsun ;) "

niyeyse pek ilgi görmedi bu paylaşımım... bir kişi bile beğenmedi... içime oturdu vallahi... ne kadan da güzel yazmıştım oysa ki (bakınız ismail abi stayla)...  belki burada hakettiği ilgiyi görür ümidiyle paylaşayım dedim...

dipnot: bu videodan daha önce yayınlanan lyric video da çok başarılı... izlemek için tıklayınız...

dipnot 2: son zamanlarda gülücük işaretlerini kullanmadan kendimi ifade etmeye çabalıyorum ama bu sefer de çok mu sert kaçıyor acaba yazdıklarım, bilemedim? bu yazının başlığı mesela... muzip olsun istedim aslında ama sonradan bakınca sanki kızgınmışım gibi olmuş...

edit: üçüncü albümü olan the 20/20 experience, justin'in ustalık eseri olmuş bence... artık daha ağırbaşlı bir justin var karşımızda... buna paralel olarak şarkılarının derinliği de artmış... mesela büyük anne ve babasına ithaf ettiği şarkısı için bakınız.... velhasıl-ı kelâm beklediğimize değdi efendim...

30 Ocak 2013 Çarşamba

Kendime Cizgi Romanlardan Bir Dunya Kurdum...

bazen bir seye taktim mi takiyorum... basliktan ta anlasilacagi uzere bu siralar cizgi romanlara taktim kafayi...

redkit

gecenlerde kaktus'un elinde death note isimli mangayi gordum... inceledim biraz... cok hosuma gitti... acaba ben de animesini izlemeden once mangasini mi okusam diye dusundum... sonra bi aksam kucuk kardesime karne hediyesi almak uzere alkim'a gittik selin ile... bulabilirsem kendime de death note'u alacaktim... sonra kardesime de cizgi roman almaya karar verdim ve onun icin redkit ve kucuk prens'in cizgi romanlarini sectim...  

kp

death note da vardi alkim'da ama ilk sayilari yoktu... sherlock holmes'un cizgi romanini buldum sonra... onu aldim ben de... hikaru ve irem'de de gormustum bu cizgi roman serisini...

sh

sonra kaktus'un akmar pasaji civarinda onerdigi bi cizgi roman dukkani vardi... karsiya gecince oraya da ugradik, death note'un ilk sayilari icin... cok guzel bi dukkandi bu arada... tesekkurler kaktus'um... adini hatirlamiyorum ama ptt'nin tam arkasina dusuyor... fiyatlari da oldukca uygun... etiket fiyati uzerinden epey indirim yapiyorlar (mesela alkim'da 15 lira olan sherlock holmes orada 11 lira idi)... death note serisinin birinci kitabini da buldum... bir de dunya klasiklerinin cizgi romanlari vardi... onlardan da savas ve baris'i aldim... gezmesi cok keyifliydi...

savasvebaris

hayatimda hic cizgi roman veya manga okumamistim ben... o sebeple bu yeni dunyaya adim atmaktan dolayi cok heyecan duydum ve kendim icin bir sey yapmis olmaktan da acayip mutlu oldum... bazen insanin boyle sevebilecegini dusundugu yeni seylere zaman ayirmasi onemli bence... is cikisi cok keyifli bi kesif aksami gecirmis oldum boylece...

dn

bu arada death note'u iki gecede bitirdim... keske seriden daha fazla sayida kitap alsaymisim... bu kadar cabuk bitecegini dusunmemistim... roman gibi sandim herhalde... hosuma da gitti... seriyi tamamlarim ben artik...

sherlock holmes ve savas ve baris'i okumak icin de sabirsizlaniyorum...

baslikta da vurguladigim gibi kendime cizgi romanlardan yeni bir dunya kurdum... hadi hayirlisi bakalim...

28 Ocak 2013 Pazartesi

FITNESS BİLEKLİKLERİ // SAĞLIKLI YAŞAM

bugün şu yazıyı okumamla bu dünyanın içine dalıverdim... bakın egzersiz ve uyku takibi yapan (activity and sleep tracking) ne güzel cihazlar üretmişler... egzersiz ve uyku takibini ayrı ayrı uygulamalarla da yapabilmek mümkün tabi ama bunların aksesuar gibi takılabilen tek bir cihazda toplanma fikri harika olmuş bence... sadece mesafe ve kalori yakımını gösterdiği halde mapmyrun bile acayip motive ediyor beni... hele de bu cihazlardan birine sahip olduğumu düşünemiyorum bile... fitness canavarı olur çıkarım valla... yalnız bu tasarım harikaları pek de ucuz değiller tahmin edebileceğiniz üzere...
şimdi bu cihazlara yakından bakalım isterseniz...

...UP BY JAWBONE...
Görseller https://jawbone.com adresinden alınmıştır.

çok şık bir bileklik olarak tasarlanmış bu cihaz... öyle ki kimseyi bu bilekliğin sadece bir aksesuar olmadığına inandıramazsınız...

detaylı bilgi için sizi şuraya alalım... bu cihazın dezavantajı sadece ios ile uyumlu olması... türkiye fiyatı için bakınız...
[youtube http://www.youtube.com/watch?v=l3xk48GsPIg&w=560&h=315]

...AMIIGO...
Görsel http://www.indiegogo.com/amiigo adresinden alınmıştır.

bu noktada hem ios hem de android ile uyumlu olmasıyla amiigo bir adım öne çıkıyor... bu özelliğiyle amiigo'yu daha çok beğendim ama tasarım olarak up by jawbone daha güzel olduğundan amiigo'yu ikinci sıraya koydum... amiigo'nun ayakkabıya takılan ekstra bir klipsi de mevcut... böylece alt beden haraketi de efektif olarak izlenebiliyormuş... ayrıca izlediği egzersizler arasında yüzme de var... detaylı bilgi için tıklayınız...

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=RJHJdonnvok&w=560&h=315]

...FITBIT...
Görsel http://www.fitbit.com adresinden alınmıştır.

son olarak yine ios ile uyumlu olan fitbit var... markanın egzersiz ve uyku takibi yapan ayrı ayrı cihazları olduğu gibi yine iki özelliği birleştiren bileklik versiyonu cihazı da mevcut... bir de wi-fi bağlantılı tartı sayesinde kilo takibi de işin içine katılmış... detaylı bilgi için bakınız...

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=gA2xEH2C7Fg&w=560&h=315]

gördüğünüz üzere bu cihazlar basit bir pedometreden çok daha fazlasını sunuyor... ayrıca bu cihazların hemen hemen hepsi yediklerinizi de izlemenize (food tracking) olanak sağlıyor ama şahsen bu özelliklerinin pek efektif kullanıldığını zannetmiyorum ben... çünkü insan bir süre sonra yediklerini sürekli bir yere girmekten sıkılıyor... web sitesi versiyonunu denemiştim de oradan biliyorum... ama egzersiz ve uyku takibini kendi kendine yaptığı için sıkılacak veya üşenecek bir durum olmuyordur eminim...

sizi bilmem ama böyle şeyler acayip motive ediyor beni... umarım bu şahane cihazlar en kısa sürede türkiye'de de yaygınlaşıp ucuzlar... ama ben bekleyemeyeceğim sanırım... en iyisi mi para biriktirmeye başlayayım... sağlıklı yaşam uğruna paramı illâ da bir yere dökeceksem -kimse kızmasın ama- gitmeye üşeneceğim spor salonlarına üye olmak yerine bu cihazlardan almayı tercih ederim... (bu arada nike'ın da böyle bir cihazı varmış... nike plus fuel band... hangisini alacağım çok kafam karıştı...) (2017 UPDATE: Nike bu cihazdan vazgeçip apple watch üzerinden NRC veya NTC app'lere evrildi bildiğiniz gibi)

yazımı, sağlıklı yaşam anlamında beni motive eden ve artık harekete geçmem gerektiğini hissettiğim zamanlarda elimin altında olan kurtarıcılar ile bitireyim...
  • mapmyrun (ileride bu cihazlardan biri mapmyrun'ın yerini alacak umarım)

  • youtube pilates videoları ve pilates dvd'leri (her ne kadar son zamanlarda biraz boşlasam da çok faydasını gördüğümü belirtmek isterim)

  • women's health dergisi
sağlıkla kalın...

2017 GÜNCELLEME: Eski tarihli (2013) bu yazımı okuyunca olayın ne kadar da gelişip yaygınlaştığını net olarak görmüş oldum... Fotoğraf içeriklerim bile çok eski kalmış, artık cihazlar çok geliştiği için, onları yeni görsellerle değiştirdim... Kimsenin bu dünyadan haberi yokken bu yazıyı yazmış olmamdan da kendi çapımda bir gururlandım :) Aslında bu yazının güncellenmiş halini de yazabilirim bence... Acaba hangi marka fitness bilekliğini tercih ettim en son? Memnun kaldım mı? Artık ileri bir seviyeye ulaşan fitness app'lerden hangisi favorim? Pilates ve yürüyüş ağırlıklı fitness rutinim hangi spor dalına evrildi? Bu soruların ve aklınızdaki diğer soruların cevabını merak ederseniz yorum bırakmayı ve bu yazıyı arkadaşlarınızla paylaşmayı unutmayın lütfen ;) Ki yeni yazı için motivasyon olsun :)

25 Ocak 2013 Cuma

SON (THE END) // AY YAPIM

twitter'da bir haber gördüm geçenlerde... bir türk dizisinin isveç'te 1 numara olduğundan bahsediyordu... merak edip tıkladım linke... ben yine türkiye'de çok rating almış bir dizi çıkar diye bekliyordum ama bahsettikleri dizinin son olduğunu okuyunca şaşırdım ve çok da gururlandım tabi...
fotoğraf www.sinematurk.com adresinden alınmıştır.

dizi prime time'da rating rekorları kırmış (benim okuduğum haberi bulamadım ama şu linkte de aynı haber var, merak edenler için)... ben de diziyi izlemeye karar verdim ve izlemeye başladım... diziyi bu haberden sonra izlemeye başlamam da benim ayıbım olsun tabi... "ben bu diziyi nasıl kaçırdım" diye çok dövündüm çünkü izlemeye başladıktan sonra...

aslında ben bu dizinin birinci bölümünü yurt dışına gitmeden önce biraz izlemiştim ama karambole gitmişti biraz... döndüğümde de devam etmiyordu ve herhalde rating alamadığı için kaldırdılar diye düşündüm... meğer yanılmışım... dizi zaten 25 bölüm olarak kurgulanmış... ne kadar karakterli bir dizi değil mi... biz alışık değiliz çünkü önceden ne kadar süreceği belli olan dizilere... türk dizilerinde genelde tutarsa gittiği yere kadar lastik gibi uzatılır senaryo... dizi bu bakımdan da tam not aldı benden...

şimdi gelelim diziye... henüz 7. bölümdeyim ve çok memnunum diziyi izlemekten... su gibi akıp gidiyor bölümler... heyecanla izliyorum her bölümü... sonunda ne olacak diye de meraktan ölüyorum bir yandan... dizinin künyesine bakacak olursak; ay yapım'a ait bir dizi... ay yapım'ın yaptığı diziler ortada zaten... fazla söze gerek yok... müzikler toygar ışıklı'ya emanet edilmiş yine ve çok da iyi olmuş her zamanki gibi... senaryo berkun oya'ya ait (berkun oya'yı oyuncu olarak da tanıyoruz bu arada... bakınız)... yönetmen ise uluç bayraktar (ilginç hayat hikayesini okumak isterseniz şuraya alalım sizi)... arka planda bütün iyi isimler bir arada neredeyse... ön plandakilere yani oyunculara bakacak olursak da orada da kadro sağlam... yiğit özşener... nehir erdoğan... erkan can... engin altan düzyatan... berrak tüzünataç... uğur polat (kudret)... ahmet levendoğlu (asım bey)... ülkü duru (feride)... levent can (cevdet)... sezai altekin (yorgo)... aylin aslım (selen)... yabancı oyuncular da var dizide... mehrnoush esmailpour (leyla)... philip arditti (majid)... martin turner (simon)...

dizide ufak tefek tarih hataları ve diğer başka pürüzler var ama dizinin geneli iyi olduğundan bunlar beni çok rahatsız etmiyor... ben çok sevdim diziyi... bazı dizilere çok fazla ısınırım ben, bu da onlardan biri oldu benim için...

dizi ile ilgili daha detaylı bilgiyi dizinin resmi web sitesi'nden bulabilirsiniz (14 dakikada son kılavuzu diye bir video bile var web sitesinde ama ben spoiler vardır diye açıp izleyemiyorum)... benim gibi bu diziyi kaçıranlardansanız izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum...

diziyi tamamladıktan sonraki yorumlarımı da eklerim buraya... bu arada lütfen spoiler vermeyin !!!

yazımı bir şarkı ile bitirmek istiyorum... diziyi izleyenler bilir... iran'lı sanatçı abbas mehrpouya'nın adı sık sık geçiyor dizide... işte dizide sürekli atıf yapılan şarkısıyla abbas mehrpouya...

sağlıcakla kalın...

21 Ocak 2013 Pazartesi

Emrah Karaduman

ekFotoğraf emrah karaduman'ın facebook sayfası'ndan alınmıştır.


son günlerde bu ismi sıkça duymaya devam edeceğiz diye düşünüyorum... çok başarılı bir müzik adamı bence kendisi... neden mi böyle düşünüyorum... çünkü hangi şarkıyı sevsem bir yerinden mutlaka emrah karaduman çıkıyor... hande yener'in son şarkısı mesela...

...hasta...


[youtube http://www.youtube.com/watch?v=pID31xMCACA&w=560&h=315]


çok sevdim şarkının müziğini ve aranjesini... bir emrah karaduman bestesi ve aranjesi şarkı... klipte gördükten sonra emrah karaduman'ın ismi çok tanıdık geldi bana... bir yerlerde daha görmüştüm sanki... biraz bakayım neler yapmış dedim ve taa taa ege çubukçu'nun son albümünün muhteşem çıkış şarkısı parti istanbul'un beste ve aranjesi de emrah karaduman'a aitmiş meğerse... şarkıyı dinlemediyseniz çok şey kaçırdığınızı söylemek isterim... fevkalâde bir düzenlemesi var şarkının... hatta klibin başındaki görüntülerde ege çubukçu'ya eşlik eden de emrah karaduman'ın ta kendisi sanırım... hasta şarkısının aranjesi de muhteşem... ben, özellikle iyi back vokal'i olan şarkıları bir başka severim (örn: sevdik sevdalandık, solist: reyhan karaca, back vokal: mustafa sandal, feyyaz kuruş)... bu şarkı da onlardan biri oldu benim için... back vokal yapan kişinin bilgilerine ulaşamadım ama adı deniz sanırım... çok başarılı gerçekten... şarkı sırf back vokal'den ibaret olsa bile dinlerdim... o derece sevdim... yine gündemde olan ve çok sevdiğim bir başka back vokal'li şarkı da demet akalın'ın giderli şarkılar'ı...

...giderli şarkılar...


[youtube http://www.youtube.com/watch?v=pQy5TIrZ4NA&w=560&h=315]


bu şarkıdaki back vokal de acayip bi lezzet katıyor şarkıya... ve tahmin edin vokal'de kim var... EMRAH KARADUMAN !!! beste de ona ait... keyifli dinlemeler...

emrah karaduman ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız... linke tıkladığınızda kendisinin başka hangi güzel şarkılarda imzası olduğunu da göreceksiniz... ayrıca hande yener'e sahnede keyboard başında eşlik ediyormuş...


bana müsade, iyi müzikle kalın efendim...


edit: meğerse hasta'daki solo vokal de emrah karaduman'a aitmiş... sevdik sevdalandık'taki feyyaz kuruş vokalini de hatırlatmışlar bana... ben mustafa sandal'ın yaptığı vokali özellikle çok sevdiğim için feyyaz kuruş'u yazmamıştım... ama ekledim hemen yazıya, haksızlık olmasın diye... ve emrah karaduman'ın facebook sayfasından gelen cevabı da aynen sizinle paylaşıyorum: "yazınız için çok teşekkür ederiz, sevdik sevdalandık'da feyyaz kuruş vokali de var, hasta solo vokal emrah karaduman, deniz yalçın hande hanımın söylediği yerlerde alttan söylüyor..."


cevap için emrah karaduman ve ekibine çok teşekkür ederim...

12 Ocak 2013 Cumartesi

Christian Grey

...Fifty Shades of Grey...

while i was reading the book i thought that Ryan Gosling would be the best as Christian Grey... but after seeing Matt Bomer, i changed my mind... i think he's Christian Grey from head to toe... and voila !!! he's Texan too !!!

matt bomer

who gets your vote to play Christian Grey?

by the way, it's my first post in English !!!
edit: Grey was changed for 3 times... and finally Jamie Dornan is new Christian Grey...

10 Ocak 2013 Perşembe

Piloxing

bir gün ezgi mola'nın instagram hesabında aşağıdaki fotoğraflara rastladım...

GörselFotoğraflar ezgi mola'nın instagram hesabı(ezomola@instagram)'ndan alınmıştır.


"aaa ne ilginç bir spormuş bu" dedim... altında da pilates yaptığını yazmıştı ezgi mola, ama yaptığı egzersizin klasik pilates gibi görünmediği de aşikardı... fotoğrafta bir yerde spor salonunun da adı yazıyordu (gizli reklama mı maruz kaldım acaba)...  oradan yola çıkarak bir araştırma yaptım ama hiç bir bilgi bulamamıştım (gizli reklam değilmiş demek ki)... sonrasında tabir-i caizse imdadıma hilary duff yetişti... kendisi de ezgi mola'nın yaptığı değişik pilates egzersizini içeren fotoğraflarını yayınlamış ve allahtan altına da piloxing yaptığını yazmıştı...

GörselFotoğraflar hilary duff'ın instagram hesabı(hilaryduff@instagram)'ndan alınmıştır.


işte artık bu değişik egzersizin adını öğrenmiştim... piloxing, pilates ile boks karışımı egzersizlerden oluşuyormuş ve bir defada 900 kaloriye kadar yakılabiliyormuş (süre bilgisi yok ama herhalde 1-2 saatte yakılan kalori miktarıdır bu)... rakam çok iyi... çok da eğlenceli görünüyor bence... keşke fırsatım olsa da yapabilsem ben de... istanbul'da piloxing olan salonlara bi bakmak lazım...


yazıma bir ploxing videosu da ekleyeyim istedim ve tesadüfe bakın ki hilary duff'ın fotoğraflarındaki hocasının videosunu buldum... videoda bahsediyor hilary duff'tan da... daha fazla bilgi için arama motoruna ploxing yazmanız yeterli... sağlıkla kalın...

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=Wn0iVZQ4ZDw&w=420&h=315]

6 Ocak 2013 Pazar

Telefonumda/Tabletimde Ne Var? #2

evet simdi de gelelim android uygulamalarina... bir onceki yazimda anlattigim ve ios ile ortak olan uygulamalari bu yazimda es gececegim...

Linkedin... kariyer odakli bir sosyal ag bildiginiz uzere... CV'nizi olusturup is cevrenizden ve/veya calisma alaninizdan kisileri buradan aginiza ekleyip surekli irtibat halinde olabiliyorsunuz... ben daha bi faydasini gormedim ama var mi var :)

Kies Air ise samsung'a ozel bir uygulama... samsung telefonunza birsey yuklemek icin oyle ozel bir programa ihtiyac yok biliyorsunuz... iphone'dan en onemli ve guzel farki da bu zaten... ancak bazi bilgisayarlarda telefonun dosyalarina kolayca erisilemiyor... daha dogrusu bilgisayarin telefonu tanimadigi durumlar olabiliyor... boyle durumlarda Kies Air cok faydali bir uygulama... programi problem olan bilgisayara yukleyip telefonu bagladiginizda dosyalarinizi flash diskteymis gibi gormenizi sagliyor... ayrica kablosuz aktarima da olanak veriyor...

WhatsApp'i anlatmaya luzum yok sanirim... elimiz ayagimiz... SMS'i tarihin tozlu sayfalarina gomen uygulama olur WhatsApp :)

android icin gelistirilen fotograf uygulamalarina bakacak olursak; Photo Grid burada on plana cikiyor... (elif tavsiye etti sagolsun)... ios'taki Frametastic gibi bu uygulama da guzel kolajlar yapmanizi sagliyor... yine instagram icin cok iyi oluyor bu kolajlar... Aviary ise instagram filtrelerini instagram kullanmadan yapmanizi sagliyor... gerci instagram da yaptiginiz degisiklikleri telefon veya tablete de kaydediyor ama yine de instagram harici calisan boyle bir uygulamanin olmasi da guzel bence...


gelelim muzik uygulamalarina... burada one cikanlar ise Karnaval ve ttnet Mobil Muzik uygulamalari... Karnaval cok iyi gelistirilmis bir uygulama... keske butun radyo gruplari boyle uygulamalar yapsa da keyifli keyifli dinlesek biz de (ipower da ayni yolu izlemis ancak biraz daha gelistirilmesi gerekiyor bence)... uygulama Karnaval grubuna ait butun radyolari tek bir kanaldan dinlemenizi sagliyor... hangi radyolar var peki Karnaval grubunda? sayalim hemen: super fm, joy turk, metro fm, joy fm, radyo mydonose, retro turk, zeplin, kantin, joy turk akustik ve jeton... uygulamanin baska bir guzelligi de butun radyolarda o anda hangi sarkinin caldigini ana ekranda gostermesi... o anda bir radyo kanali sevdiginiz bir sarkiyi caliyorsa hemen o radyoyu acip dinlemeye baslayabilirsiniz... kanali sectiginizde ise o anda yayin yapan dj'in adi ve program adi, calan sarkiyi soyleyen kisi hakkindaki biyografik bilgileri ekranda oluyor... sirada calacak sarki ve onceki calan sarkilari da gorebiliyorsunuz... dedigim gibi cok iyi gelistirilmis bir uygulama... hakikaten tebrik ediyorum kendilerini :)

diger bir sahane uygulama ise ttnet Mobil Muzik... ttnet de muzik olayini asti artik... bravo vallahi... ben hep ttnet'ten muzik dinler oldum... bir hesap aliyorsunuz hemen... kendi begeninize gore listeler yapabiliyor ve bu listelere istediginiz her yerden ulasabiliyorsunuz... ister ofiste bilgisayarinizdan, ister uygulamayi indirdiginiz tabletinizden veya cep telefonunuzdan... muthis birsey bu... artik butun uygulamalar boyle olmali bence... bu arada Karnaval ve ttnet Mobil Muzik uygulamalari ios'ta da bulunmakta...

Kral'in uygulamasi da guzel ancak grupta pek fazla radyo bulunmadigindan bir tane radyo icin bir uygulama yapilmis gibi olmus... o da kral pop... kral fm'in tarzi pek bana hitap etmediginden onu saymiyorum...


medya klosorunde ios icin anlattigim uygulamalrdan farkli birsey yok... bu bolumu gecebiliriz bence :)


Games klasorunde yine kara karalamaca uygulamalari on planda goruldugu uzere... ios'tan farkli olarak birkac kelime oyunu var burada... bunlardan 7 Kelime cok eglenceli mesela... baya sariyor insan... bowling severler icin de 3D Bowling tavsiyem olur...


News klasorundeki Gazeteler ve Dergiler ile Gazeteler uygulamalari hemen hemen butun gazeteleri okumanizi sagliyor... ancak pek kullandigim soylenemez acikcasi... Hurriyet Egazete bastaci yine ama ucretli :( TED ise kendi deyimleri ile yayilmaya deger fikirleri iceren bir kaynak... her kategoriden konusmacilarin konusmalarini dinleyeyebiliyorsunuz TED'den... ornegin kendi mesleginizle ilgili neler olup bittigini buradan takip edebilirsiniz...


gelelim son klasorumuz olan Utilities'e... burada one cikan uygulamalardan ilki CamScanner... telefonunuzla fotografini cekebildiginiz her seyi scan de etmis oluyorsunuz bu uygulama ile... pespese cektiginiz fotograflari da pdf olarak tek bir dosyaya bile ceviriyor... cok pratik ve guzel bir uygulama... Istanbul Ulasim ise durakta otobus beklerken cok faydali oluyor... beklediginiz otobusun nerede oldugunu haritadan gormenizi sagliyor... MapMyRun'i ios yazimda anlata anlata bitiremedim zaten... burada da var gordugunuz uzere... Bir de MapMyWalk ve MapMyFitness versiyonlari var ama bunlar da icerik olarak MapMyRun ile ayni oldugundan indirmeye luzum yok... bir tek MapMyRun yeter :)

evet efendim benden bu kadar... boylelikle benim icin olmazsa olmaz diye nitelendirdigim uygulamalari iki yazida toplamis oldum... uzun zamandir yazmak istedigim bir basligi yazabildigim icin de ayrica mutluyum :) umarim bu yazilar sizin icin de faydali olur... yeni guzel uygulamalar kesfedersem bu serinin devami da gelir bence... 

simdilik esen kalin efendim...

5 Ocak 2013 Cumartesi

Telefonumda/Tabletimde Ne Var? #1

bugünkü yazıyı son günlerde akıllı telefonlar ve tabletlerle hayatımıza sıkı bir giriş yapan application'lara (Apps) yani uygulamalara ayırdım... işte başlıyoruz :)

uygulamaları ios ve android için ayri ayri derlemeye karar verdim... bu yazimda ios uygulamalarini yazdim... bir sonraki yazimda da android uygulamalarini yazacagim... ortak olan uygulamalari da sadece bir isletim sistemi icin anlatacagim...

uygulama işi derya deniz biliyorsunuz... hangisinin daha iyi olduğu da zamanla/kullandıkça anlaşılabilen birşey... ben bu yazimda etkili bir bicimde severek kullandiklarimi yazmaya calistim daha cok... zaman zaman indirip hiç kullanmadığım uygulamalar da olabiliyor haliyle... indirme konusunda benim gibi "onu da indireyim, ay dur şunu da indireyim" diyenlerdenseniz uygulama coplugune de donusebilir cihazlariniz... aman dikkat :)

simdi ios isletim sistemi ile baslayalim uygulamalari anlatmaya... demirbaş olarak sayılabilecek ve hemen hemen herkesin kullandığı facebook, twitter ve instagram'ı anlatmama gerek yok sanirim... bu uygulamaların ne işe yaradığını herkes biliyordur herhalde değil mi? :)
Viber... aslinda whatsapp ile cok benzer bir uygulama Viber... tek farki anlik mesajlasmanin yanisira arama da yapmaya imkan vermesi... bu ne ise yariyor derseniz, internete bagli oldugunuz her yerde tabletinizi telefon gibi de kullanabilirsiniz... muthis birsey degil mi... ozellikle yurt disindayken cok ise yariyor... uygulamayi indirdikten sonra cep telefonu numaranizi uygulamaya giriyorsunuz ve akabinde dort haneli bir aktivasyon kodu gonderiliyor size... bu aktivasyon kodunu girdiginizde viber emrinize amade :)

Dropbox... süper bir uygulama bu... belgeleriniz internete erişebildiğiniz her yerde hemen elinizin altında... sahip olduğunuz bütün bilgisayar, tablet ve akıllı telefonlara bu uygulamayı kurduğunuzda belgelerinize her yerden kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz... bu da büyük rahatlık dogrusu... bu program sayesinde her gün ofis bilgisayarımdan harici diske yedekleme yapma işinden kurtuldum... ayrıca android işletim sistemine sahip telefonum ve ios işletim sistemine sahip tabletimdeki bütün fotoğraflar da otomatik olarak aktarılıyor buraya... ama yine de doktora tez dosyam gibi önemli (!!!) dosyaları harici belleklere de yedekliyorum ben... tedbiri elden birakmamakta fayda var :)

USB Disk... bu program sayesinde de butun dosyalarinizi tablette ios programi ile senkronizasyon yapmadan direkt olarak kopyalayabiliyorsunuz... adiyla musemma yani application :) flash disk gibi calisiyor tam olarak... tabletin uygulama listesine girip usb disk ikonuna tikladiginizda direkt olarak belgelerinizi kopyalayabileceginiz kisim aciliyor... ben daha cok kaktus'un bana verdigi kore dizilerini acip izlemek icin kullandim bu uygulamayi... ios sisteminde bir videoyu izlemek icin formatini donusturmeniz gerekiyor bildiginiz gibi... ama siki durun bu uygulamada ona da gerek yok... cogu video formatini direkt olarak aciyor sagolsun ;)

Viki... hemen hemen butun uzak dogu dizi ve filmlerini izleyebileceginiz super bir portal viki... altyazi secenegi de oldukca genis... turkce altyazi secenegi bile var cogu dizi ve filmde...
gelelim oyunlara...


Games... iste bu bolumde az once bahsettigim uygulama coplugu hadisesi soz konusu :) benim genel olarak oyunlarla aram pek iyi olmamistir zaten... dolayisiyla boyle olmasi normal aslinda... bu bolumde en cok kullandigim uygulamalar tabiki kare karalamaca uygulamalari... hastasiyiz malum :) elin boyanmadan kare karalamaca oynamak da ayri keyif... iGridd, Nonogramix Lite, Picross, PixelogicDaily... bunlarin hepsi kare karalamaca uygulamalari ancak iclerinden benim favorim iGridd... donem donem bir seylere takiyorum ben oyun konusunda... bir ara cilginlar gibi Words oynadim... Draw'a taktim bir ara... bir ara da TripleTown'a fena sarmistim... simdi duruldum :)

Media klasorune bakalim bir de... bu klasordeki uygulamalari pek efektif kullandigim soylenemez ama yine de yazayim bir seyler... moTV Free butun kanallari izleyebildiginiz bir uygulama... ABC Player ve The CW yabanci dizileri takip etme acisindan guzel... Turk kanallarindan dizi fragmani izlenebilir... ntvmsnbc'den haberler takip edilebilir... PopSugar ve TMZ ise hollywood dedikodularini takip etme acisindan guzel uygulamalar...


News kategorisinde uygulamalarin şahı HurriyetEgazete tabiki... Hurriyet gazetesini tabletten tam boyutuyla basildigi sekliyle okumak cok guzeldi... gecmis zaman kullandim cunku artik ucretli oldu :( bi gazete keyfimiz vardi, onu da elimizden aldilar... yine gazeteyi basildigi sekliyle okuyabilme imkani sundugundan Radikal Egazete ve Milliyet de guzel... ama onlar da ucretli oldu :(

Books kategorisine gelince, ben tabletten kitap okuma fikrine bir turlu isinamadim... illa dokunacagim ben o kitaba... tabletten konsantre olamiyorum... dolayisiyla su gordugunuz uygulamalar süs niyetine duruyorlar sadece... biri haric tabi :) o da Goodreads... Goodreads'ten bir hesap alip butun okudugunuz kitaplari sistemdeki listenize girebiliyorsunuz... ayrica halihazirda okumakta oldugunuz kitaplari ve okumak istediklerinizi de ayri listelerde gosterebiliyorsunuz... okumaya acayip tesvik eden bir uygulama... ayrica arkadaslarinizin neler okudugunu da takip edip fikir alabiliyorsunuz... benim cok fazla arkadasim yok henuz ama olabildigince yaymaya calisiyorum... herkesin bir Goodreads hesabi olmali bence... hesap alinca beni de eklemeyi unutmayin :)

Utilities klasoru digerlerine oranla nispeten daha cok kullandigim bir uygulama klasoru... neler varmis bakalim... The Weather Channel hava durumu icin kullandigim uygulama... eski ios surumunde saatin alarm fonksiyonu olmadigindan Alarm Clock uygulamasini cok kullanmistim ama artik pek gerek kalmiyor... AllRecipes yemek tarifleri icin guzel bir kaynak... Turkiye'de degil belki ama Houston'da yasarken cok gecerli bir uygulamaydi... her sey amerikan birim sisteminde oldugundan tarifleri takip etmek daha kolaydi... hoş UnitConvertor ile turk tariflerini de amerikan olcularine ceviriyorduk ama direkt amerikan olculerindeki tarifler de kolay oluyordu... malum amerikalilarin butun olcu birimleri bizden farkli oldugundan UnitConvertor da olmazsa olmaz uygulamalardan biri haline geliveriyor haliyle... MutfakOnlugu ise turk mutfagi tarifleri icin guzel bir kaynak... Calculator Pro hesap makinesi uygulamasi... ne zaman lazim olacagi hic belli olmaz... olmasi gereken uygulamalardan... Eksi Sozluk'u basak indirmisti... ben pek kullanmiyorum... sozluk okuma aliskanligim yok cunku... Shazam ve SoundHound bir yerde duyup begendiginiz sarkiyi acaba kim soyluyor diye merak ettiginizde kullanabileceginiz uygulamalar... benim icin paha bicilemez degerdeler :) Ikea Catalogue da olmadan olmaz degil mi :) IMdb de hemen elinizin altinda olunca guzel oluyor... Sesli Sozluk ise en sevdigim ingilizce-turkce sozluk... yine olmazsa olmazlardan... Documents'i da bi heves indirmistim ama pek kullanmadim acikcasi... office programlarinin benzerleri var icinde... Sleep Pillow uyku problemi cekenler icin ideal... sakin ve dinlendirici sesleri dinleyerek uykuya dalmak kolaylasiyor... yine cok fazla kullanmadigim uygulamalardan bu da...

gelelim en sevdigim klasore... Music tabiki :) burada uygulamalrin şahı Radyo... butun turk radyo frekanslarını cok rahat dinleyebiliyorsunuz buradan... amerika'da yasarken bile turkce muzikten hic kopmadim boylece :) baska guzel uygulamalar da var ama onlari android kisminda anlatacagim...

WordPress... wordpress'te bir blog sahibi iseniz mutlaka indirmeniz gereken bir uygulama... ben tabletten veya telefondan post yazma isini pek kullanisli bulmadigimdan bu uygulamanın reader fonksiyonunu kullanıyorum genellikle... bir de yorum okuma ve cevaplama kısmını da buradan hallediyorum bazen... eski yazılarımdan birinde bahsettiğim gibi uzun süre feedreader kullandım takip ettiğim internet sitelerinin yeni postlarından hemen haberdar olup okumak için ancak wordpress de reader özelliğini ekleyince feedreader'a hic gerek kalmadı artık... özellikle akşam trafiğinde bu uygulama üzerinden blog ve takip ettiğim diğer internet sitelerini okumak çok güzel oluyor... bilgisayarda da bu reader'ı kullanıyorum ben... wordpress hesabınıza girdiğinizde başlangıç sekmesinden reader'ı yani okuyucu'yu açtığınızda sol tarafta takip ettiğiniz internet sitelerinin linklerini ekleyebileceğiniz bir bölüm var... başlığı "takip ettiğim bloglar" olan... bu başlığın hemen yanında listeyi düzenle kısmından bütün takip ettiğiniz sayfaları reader'a ekleyebilir ve bütün sevdiğiniz sayfaları tek bir kanaldan takip edebilirsiniz... ayrıca sayfanın blog olması şart değil... hemen hemen bütün internet sayfaları url'sini kopyalamak suretiyle bu listeye eklenebiliyor... hangi linkten hangi sıklıkta güncelleme istediğinizi de ayarlayabiliyorsunuz... ben beğendiğim ve takip etmek istediğim bir sayfaya rastlayınca hemen url'sini bu listeye kopyalıyorum ki takip etmesi kolay olsun... beğeninize göre listelenmiş karışık bir liste tek bir elde toplanmış ve reader üzerinden önünüze sunulmuş oluyor... size de keyifle okuması kalıyor... daha ne olsun :)

sahi bir de Tumblr vardi degil mi... epey bosladim ben oralari ama uygulamasini da indirmisim yine... bos zamanlarimda kafami bosaltmak icin yapmayi en sevdigim sey Lookbook sayfasina bakmaktir... uygulamasi da var madem indireyim dedim ama browser'dan bakmak daha guzel geliyor bana... uygulama halinin gorselligi cok iyi degil cunku... wordpress reader'dan takip etmeyi tercih ediyorum o sebeple... Clothia ise yine bir heves indirdigim uygulamalardan... hani su moda dergilerindeki kombinler var ya onlardan yapmaniza olanak sagliyor... kendi zevkinize gore guzel kombinler yapip paylasabilirsiniz... yalniz bu kombin isi pek de kolay degilmis oyle... epey de vakit aliyor... bakmasi daha guzel sanirim :)

fotoğraf uygulamaları da benim olmazsa olmazlarım arasında... Photography klasorundeki favorim Frametastic... muthis kolajlar hazirlanabiliyor bu uygulama ile... kullanimi da kolay... instagram'da fotograf paylasimi icin de bicilmis kaftan oluyor bu kolajlar... Color Effects ile de ilginc ve degisik duzenlemeler yapilabiliyor...

Finance klasorune gelince, is bankasi'nin IsPad uygulamasi cok basarili bir uygulama... butun banka islemlerinizi kolayca yapabiliyorsunuz... Chase de iyi bir uygulamaya sahip... Denizbank da fena degil...

ve son klasorumuze geldik... Health... bu bolumde favori uygulamam MapMyRun... o kadar guzel bir uygulama ki GPS yardimiyla sizi takip ediyor ve yaptiginiz aktivitenin rotasini cikariyor haritada... sure, yakilan kalori ve hiz gibi bilgileri de veriyor ve bunlari kaydedebiliyorsunuz... haftalik bir workout listeniz olusuyor... boylece ne kadar antrenman yaptiginizi cok kolay takip edebiliyor ve surekli bir egzersiz yapma sevki ile doluyorsunuz :) uzun zamandir boyle bir seye ihtiyacim vardi... cok memnunum bu uygulamayi kesfettigime... (ilker sagolsun, onun sayesinde haberim oldu bu uygulamadan)... ben genellikle yuruyus icin kullaniyorum... ama aktivite listesinde sadece yuruyus yok tabi... adinin MapMyRun olduguna bakmayin yani... neredeyse butun aktiviteler var listede... ev islerine kadar :) ben su siralar eve uzak duraklarda inip hergun 15-20 dakika yurumeye calisiyorum... bu uygulama ile de ne kadar yol yurudum, ne kadar kalori yaktim hepsini kaydedebiliyorum... su anda en sevdigim uygulamalar listesinde 1 numarada bu uygulama :) benim gibi spor salonuna gitmeye usenenler icin bicilmis kaftan bu uygulama... acayip de motive ediyor insani... motivasyon konusunda Women's Health dergisi de cok basarili... bu dergiyi okumak, saglikli yasam ve spor konusunda tabir-i caizse acayip gaza getiriyor beni :) ucretsiz indirilebilen sayilari indirip bir goz gezdirin derim... pilates de hem evde yapilabilme kolayligi hem de vucudunuzu cok hizli bir sekilde sekle sokmasi acisindan favori egzersizlerimden... o sebeple bir suru pilates uygulamasi indirmistim... ancak pilates icin YouTube daha guzel bir kaynak... oyle herkesle de yapilmiyor pilates... anlatan kisinin tarzini sevmek de onemli... benim takip ettigim birkac insan var... onlari da baska bir yazida detayli olarak anlatirim... ve son olarak periyot takibini acayip kolaylastiran bir uygulama olan monthly cycles (Mo. Cycles) ile yazimizi bitirelim... bu da cok kullandigim basarili bir uygulama... tavsiye ederim...

boylelikle uygulamalar faslinin ios kismini bitirmis oldum... dedigim gibi bir dahaki yazida da android uygulamalarindan bahsedecegim...

bu uygulama cilginligi aldi basini yurudu bildiginiz uzere... chrome'da da uygulama indirilebiliyor mesela... cok kullandiginiz uygulamalar bilgisayarinizda da elinizin altinda olsun istiyorsaniz chrome uygulamalarına da bakin derim...

esen kalin efendim ;)