turk dizi tarihinin iki basarili senaristi... artik bu iki isim benim icin bir marka degerinde ve bundan sonra da butun islerini takip etmeye calisacagim...
simdi bu iki ismi yanyana gorunce ezel dizisinden bahsedecegimi dusunuyorsaniz yaniliyorsunuz... cunku ben bu iki basarili senaristle biraz gec tanistim maalesef... ve haliyle ezel'i de izlemedim (edit: izlemeye başladım)... aslinda dizinin methini duyunca izlemek istemistim ama diziye ortasindan girmemek icin de bitmesini beklemistim... bitince de bi turlu firsat bulup izleyememistim... ama bir gun izleyecegim umarim...
simdi bu iki senaristi takibe almam nasil basladi onu anlatarak baslayayim... pinar bulut ile tanismam suskunlar dizisi ile birlikte oldu...
suskunlar tanitimlarini gorup merak ettigim bir isti ama abd'ye gelis vs. bir suru sey araya girince izleyememistim... uyarlama bir is oldugundan da biraz mesafeli duruyordum aslinda... buraya geldikten sonra nette birkac yerde daha karsima cikti... dizi resmen cagirdi beni ve bir gun oturup izlemeye karar verdim... ilk bolumu bitirdigimde artik bu diziyi elimden birakamayacagimi biliyordum... sinema filmi tadindaydi dizi... hele de cekim teknigi muhtesemdi... sonradan ogrendim ki ilk bolumun goruntu yonetmenligini dunyaca unlu bir yonetmen yapmis... yon thomas... hakikaten adam klasini konusturmus resmen... gorsel bir ziyafetti ilk bolum... sonraki bolumlerde gorevi devralan turk goruntu yonetmeninin de hakkini yemeyeyim... o da cok basarili, her sahne adeta bir fotograf karesi gibi kurgulaniyor ama ilk bolum daha bir farkli...
konusuna gelince... mevzu agir... cocuk mahkumlarin yasadiklari anlatiliyor dizide... cocuk oyuncular da o kadar basarili oynamislar ki, onlarin hikayelerinin detayli anlatildigi ilk 4 bolumu izlerken salya sumuk aglamaktan alamadim kendimi... cocuk yasta bir erkek kardesim oldugundan mi bilmiyorum, cok etkiledi bu dizi beni... hele de bunlarin gercekte de yasaniyor oldugunu dusunmek iyice yaraladi beni... icim parcalandigindan defalarca bilgisayari elimden biraktim ama sonra dayanamayip tekrar izlemeye devam ettim diziyi... dizinin ic parcalayiciliginda ahmet kaya sarkilarinin da etkisi buyuktu tabi... hele ki su sarki yok mu... her duydugumda diziden kareler beliriyor gozumde ve fena oluyorum yine... sonra her biri bir hayat dersi niteliginde olan o muhtesem dis ses metinleri...
gelelim buyuk oyunculara... bir bilal (sarp akkaya) var ki... ne siz sorun, ne ben anlatayim :) izleyin ve gorun efendim... diziyi sirtlayip goturen muhtesem bir oyunculuk cikariyor... insan bir katile vurulur mu? soz konusu bilal ise vurulur :)
Fotograf http://suskunlr.blogspot.com/ adresinden alinmistir.
bir de masumiyet timsali, urkek urkek konusan ibo (murat guven akpinar) var ki... boyle yolda gorsem kocaman sarilirim ona... o kadar seviyorum onu... velhasil-i kelam bu iki oyuncunun yeri ayri benim icin...
ben diziyi izlemeye basladigim siralarda yanlis hatirlamiyorsam 11. bolumu yayinlanacakti tv'de... yetiseyim diye gece gunduz izledim eski boulmlerini... boylece muhtesem sezon finalini de turkiye'de yayinlandiktan hemen sonra izleyebildim...
dizide senaryo o kadar iyi kurgulanmis ki surekli sasirtmayi basariyor sizi... "yok artik" nidalari havada ucusuyor diziyi izlerken... keza sezon finali de oyleydi... cok saglam bir final yaptilar... hatta sanal alemde "eger dizi sezon finali degil de final yapsaydi efsane olurdu" diye yorumlar bile yapilmis... dizi ile ilgili fazla detay vermiyorum, bence izlemediyseniz kesinlikle izleyin... siddetle tavsiye olunur...
suskunlar kuyudibi diye bir mahallede geciyor... once herkes gibi ben de boyle bir mahallenin gercekte de var olduguna o kadar emindim ki, bir gun merak edip hangi semtte oldugunu ogreneyim diye nette bakiniyordum ki, aslinda boyle bir mahalle olmadigini ve bu mahallenin iki senaristin hayal urunu oldugunu ogrendim... pinar bulut ve kerem deren'in birlikte ezel'i yazdiklarini da bu vesileyle ogrenmis oldum... benim bu iki muhtesem senaristle tanismam da boyle oldu... sonra kerem deren'in hangi islerde calistigini merak edip onunla ilgili de ufak bir arastirma yaptim ve yeni dizilerden ucurum'un senaristligini yaptigini ogrendim... bir de benim cok severek izledigim eski bir dizi olan gece gunduz'u de onun yazdigini ogrendim... megerse onceden tanismisiz da haberim yokmus :) artik sirada hangi diziyi izleyecegim belli olmustu... ucurum'u izlemeye de boyle basladim...
dizi sezon finalini yapti ama ben henuz 7.bolumdeyim ve bu dizi benim icin ikinci bir suskunlar vakasi oldu resmen... iki dizi tarz olarak birbirine cok yakin... yine bicaksirti bir konu, cok guzel kurgulanmis bir senaryo, kaliteli cekim teknigi, kendi adaletini kendisi saglamaya calisan karakterler, dokunakli sarkilar, ruhlarla diyaloglar, bogazinda dugumlenme hissi yaratma ve her an aglatabilme...
basrollerde ithal oyuncular denise capezza (felicia) ve lavinia longhi (eva) rol aliyor... bence cok basarili ikisi de...
edit: ucurum'un uzerine suskunlar da bitti... herhalde pinar bulut ve kerem deren tekrar birlikte senaristlik yapacaklari 20 dakika dizisine daha iyi konsantre olabilmek icin ayri ayri olan dizilerini bitirdiler... kötü giden ikinci sezondan dolayı suskunlar'a hic uzulmedim de ucurum'a yazik oldu... kutlu'yu çok özleyeceğim... 20 dakika, senaristlerinin bu fedakarliklarina degecek bir dizi olur umarim... merakla bekliyorum...
