Youtube

Instagram

22 Şubat 2014 Cumartesi

KAVANOZDAN YEME-İÇME TRENDİ

Dukan diyeti tarif sitelerinde gezerken keşfettiğim tencerede kavanoz içinde pişen bir kek tarifi çok ilgimi çekmişti...


kavanozda pişirdiğiniz bu keki çantanıza atarak istediğiniz yere götürebilme fikri de çok pratik gelmişti bana... Bir nevi "To go kavanoz" :)) Bu kavanoz trendine yurtdışı kaynaklı fitness/sağlıklı yaşam sayfalarından da aşinaydım zaten... başka neler yapılabilir diye düşündüğümde; ben de evde kendi hazırladığım salataları ve kahvaltıda yediğim yulaf kepekli-meyveli karışımları kavanoz ile istediğim yere yanımda götürebilirim diye düşündüm... uygun kavanozları bulmaya vaktim olmadığından henüz deneyemedim ama en kısa sürede deneyeceğim umarım... 

Az önce belirttiğim gibi yurt dışında da şu sıralar trend olan bu kültüre biz de çok uzak değiliz aslında...  Eskiden kullanılan ve kültürümüzde önemli bir yeri olan sefertası da bu ekolden sayılabilir, öyle değil mi? Zaten türkler de yeni sağlıklı beslenme trendi olan bu kavanoz işine yavaş yavaş uyanmaya başlamışlar... Nettte gezinirken denk geldiğim güzel fikir ve mekanları sizinle de paylaşmak istedim...

İlki Refika Birgül'den geliyor... Refika'nın programını takip edenler bilir... Kendisi kavanozları ve böyle değişik/alengirli mutfak gereçlerini çok sever :) Mermerden yapılma havanı hala aklımdadır... Bu fikrin de ondan gelmesine şaşırmadım haliyle... İşte şahane kavanoz salataları...


Cookshop da kavanoz trendine uzak olmayan mekanlardan... meşhur limonatalarını kavanozla ikram ederler malum... İlk rastladığımda bayılmıştım ve bir mekanın servisinde kavanoz kullandığını ilk kez onlarda görmüştüm sanırım... 

http://www.cookshop.com.tr/

Ve gelelim bugün karşılaştığım ve bu yazıyı yazmama vesile olan şahane mekana... İşte sevimli mi sevimli kavanoz salataları ve tatlılarıyla plus kitchen...

http://www.pluskitchen.com.tr/


Vallahi helal olsun... mekana emeği geçen herkesin de ellerine sağlık... Bayıldım doğrusu... 

kavanoz trendine bu kadar takmadan önce rastladığım yine aynı mantıkla kullanılan bir ürün daha... Beynime alttan alttan işlenmiş bu fikir :)


Aklıma takılan tek soru şu: "acaba bu derin kavanozlardan normal kaşıkla salata yemek zor olmaz mı?" Neyse ona da bi çözümüm var... uzun saplı kore kaşıklarımız ne güne duruyor :)

Esen kalın efendim ;)

18 Şubat 2014 Salı

Makyajın "EN"leri/Makeup Must Haves...

youtube'dan yerli yabancı makyaj gurularını takip ediyorsanız, bazı ürünlerde tüm kullanıcıların hem fikir olduğunu siz de farketmişsinizdir... işte bu yazıda bu ürünleri derlemeye çalıştım... alışverişe çıkmadan önce bir gözatın derim ;)

Yüz Makyajı Bazı/Face Primer
Benefit Porefessional 'almayanı dövüyorlar resmen :)'

Göz Makyajı Bazı/Eyeshadow Primer
Urban Decay Primer Potion
The Balm Put a Lid On It
MAC Paint Pot

Kapatıcı/Concealer
Nars Radiant Creamy
MAC Pro Longwear
Loreal True Match

Fondöten/Foundation
Makeup Forever HD
Loreal True Match

BB Krem/BB Cream (Tinted Moisturizers)
Missha
Garnier
Benefit

Pudra/Powder
Laure Mercier Setting Powder
Rimmel London Stay Matte Translucent Powder
MAC Mineralized Skinfinish

Bronzlaştırıcı Pudra/Bronzing Powder
MAC Mineralized Skin Finish
Benefit Hoola
The Balm Bahama Mama

Aydınlatıcı/Highlighter
MAC Mineralized Skinfinish
The Balm Mary Lou Manizer
Benefit High Beam

Allık/Blush
MAC
NARS
Benefit
NYX

Far Paletleri/Eyeshadow Palettes
Urban Decay Naked (1-2-3)
Urban Decay Vice (1-2)
Lorac Pro
The Balm Meet Matte

Eyeliner
MAC Fluidline Black Track Gel Eyeliner
Inglot Gel Eyeliner Black

Rimel/Mascara
Benefit They're Real
Loreal Voluminous

Ruj/Lipstick
MAC Kinda Sexy, Russian Red, Ruby Woo, Pink Plaid
Clinique Chubby Sticks
NARS Sticks

Lip Liner/Dudak Kalemi
MAC
Essence

Kaş Ürünleri/Eyebrow Products
Anastasia
Benefit
Two Faced

Fırçalar/Brushes
MAC
Real Techniques
Sigma

Makyaj Süngeri/Makeup Sponges
Beauty Blender

Makyaj Temizleme/Makeup Remover
Bioderma Sensibio H2O

Nemlendirici/Moisturizer
Clinique Dramatically Different Moisturizing Lotion

17 Şubat 2014 Pazartesi

Kahverengi Far Aşkına...

Kahverengi mat/simsiz (hafif parıltı olabilir) bir far bence herkeste olması gereken bir far rengi... O gün hiç makyaj yapma modunda değilseniz bile "crease" denilen göz kapağınızın bittiği noktaya kahverengi bir far sürerek gözlerinizi belirginleştirmenizi tavsiye ederim... Bu küçük hamlenin ne kadar fark yaratacağına siz de inanamayacaksınız... Bir kahverengi far ve bir rimel dokunuşuyla pratik ve çok hoş bir görüntü elde etmek mümkün yani... Ayrıca daha yoğun makyaj yaptığınızda da göz kapağınıza hangi renk farı uygularsanız uygulayın, "crease" kısmını yine kahverengi far ile belirginleştirebilirsiniz... Geçiş rengi (transition color) olarak kullanabilirsiniz yani... Kahverengi farın göz kapağınıza hangi renk far sürerseniz sürün bütün far renkleriyle nasıl uyum sağladığına siz de şaşıracaksınız... Ayrıca elinizde mat/simsiz bir kahverengi far yoksa, toz formdaki bir bronzlaştırıcıyı da bu amaçla kullanabilirsiniz...

Bu "crease" denilen yer tam olarak neresi diyorsanız, sorunuzun cevabı aşağıdaki görselde mevcut... Yanısıra makyajda kullanılan bütün teknik terimleri de görebilirsiniz görselden...

Fotoğraf http://soulfly83.wordpress.com/ adresinden alınmıştır.

H&M'in SMOKY isimli paleti bahsettiğim özelliklere sahip çok güzel bir kahverengi tonu içeriyor mesela... Aşağıdaki fotoğraflardan rengi siz de inceleyebilirsiniz... Palette baştan dördüncü far oluyor...


Fotoğraflarda uygulama yaptığım fırçayı da gösterdim...



10 Şubat 2014 Pazartesi

Ezel...


File:Ezelseriescover.jpg
"intikam dedikleri, verilmemiş adalettir..."
"geriye tek bir soru kalıyor: mutlu sonlara inanır mısınız?"
ve işte beklenen yazı :) şaka bir yana üzerimde biraz baskı hissettim bu yazıyı yazarken... malum çok sevilen bir dizi hakkında yazacaktım... ama üzerinden epey zaman geçtikten sonra yazmanın da bi avantajı olacak diye umut ediyorum :) umarım beğenirsiniz...

önceki yazılarımdan da anlaşılacağı üzere kerem deren ve pınar bulut ikilisinin dizilerinin hastasıyım... onları keşfetmem suskunlar dizisi ile birlikte oldu... pınar bulut ile tanıştım yani ilk önce... sonra kerem deren'e ulaştım tabi :) o günden sonra bu ikilinin yaptığı bütün işleri takip ettim... sonra geriye dönüp eski yaptıkları işleri de izlemeye karar verdim... ezel'i izlemeye başlamam da bu şekilde oldu... öncelikle şunu söylemeliyim ki ezel türk dizi tarihinin miladıdır bence... zamanında izlemediğim için çok üzüldüm... gerçi şimdi izleyince daha detaylı izledim orası ayrı...

ezel de diğerleri gibi çok karakteristik bir kerem deren & pınar bulut dizisi... kendi adaletini kendin sağlama, derinlikli işlenen olaylar, ters köşeler, flashback'ler, edebi/sanatsal derinlik... hepsi var bu dizide de... ayrıca ezel hem teknik ekibine hem de oyuncularına çok uğurlu gelen bir dizi olmuş... ay yapım'ı ay yapım yapan da bu dizi olmuş bence... aynı şekilde günümüzde izlediğimiz oyuncuların ve teknik ekibin çoğunun da yolu ezel'den geçmiş... okul gibi olmuş resmen... cansu dere'nin oyunculuğu bile bu dizi ile olgunlaşmış denilebilir... dizinin ilk bölümlerinde kafasını geriye atıp şuh kadın gibi durmaya çalışmaktan başka birşey yapmıyormuş resmen... ama bölümler ilerledikçe geliştirmiş kendini...
 
pınar bulut & kerem deren dizilerinin en sevdiğim yanı az önce de söylediğim gibi bütün dizilerinde edebiyat, tarih, müzik ve istanbul'un çok vurgulanıyor olması... öyle ki yapılan vurgudan dolayı onların dizilerini izledikten sonra hemen bir kitap/şiir alıp okuyasım, çıkıp bir istanbul turu atasım, güzel şarkılar dinleyesim, veya tarihle ilgili birşeyler okuyasım/izleyesim geliyor... ki şiir ve tarihe olan merakım da onların dizileri sayesinde oluştu diyebilirim... önceleri hiç ilgimi çekmezdi bu iki tür... ezel'de de durum böyleydi tabi...

işte diziden aklımda kalanlar...

Ali söylüyor... Ezel başı olmayan demek... Bölüm 1...

Bölüm 3... "Herkes öldürür sevdiğini"... Ramiz Dayı okuyor... Oscar Wilde...

Ramiz Dayı'dan Nazım Hikmet'in "Sen" şiiri...

"En güzel günlerimin üç mel'un adamı var: Biri sensin, biri o, biri ötekisi... Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi... Sana gelince; ne ben Sezar'ım, ne de sen Brütüs'sün... Ne ben sana kızarım, ne de zatın zahmet edip bana küssün... Artık seninle biz, düşman bile değiliz..."

Ezel: Kaç kere kırılır ulan bi kalp!!! Bölüm 7...

Ramiz Dayı: Birinin kalbinde yer tutan hiç kimse, tutsak değildir kendi kafesine... Bölüm 15...

Cengiz, Can'ın kendi çocuğu olmadığını bildiği halde ondan vazgeçmez... Nedenini Eyşan ile parktaki konuşmasında açıklar...

Bölüm 23... Ramiz Dayı: Sizin diye bildiğiniz evlatlar; gerçekte sizin değildirler... Onlar kendilerini özleyen hayatın oğulları ve kızlarıdırlar... Sizler aracılığıyla dünyaya gelmişlerdir ama sizden değildirler... Sizlerin yanındadırlar ama sizlerin malı değildirler... Onlara sevginizi verebilirsiniz ama düşüncelerinizi asla... Çünkü onların kendi düşünceleri vardır...

Çocuklarınızın bedenlerini barındırabilirsiniz ama ruhlarını asla... Çünkü onların ruhları geleceğin sarayında oturur... Ve sizler düşlerinizde bile orayı ziyaret edemezsiniz... Kendinizi onlara benzetmeye çalışabilirsiniz ama onları kendinize benzetmeye çalışmayın hiç... Çünkü hayat ne geriye gider ne de geçmişle ilgilenir... Sizler evlatların birer canlı ok gibi fırlatıldıkları yaylarsınız... Yayı gerenin elinde seve seve bükül... Çünkü oku atan o güç, uzaklaşan okları sevdiği kadar eldeki sağlam yayı da sever... Halil Cibran... Babalardan ve onlardan uzaklaşan çocuklarından bahsediyor... Bölüm 23...

"Herkes mutluluğu kendi hakkı biliyor..." Ramiz Dayı... Bölüm 32...

Tefo'nun felaketleri taca çıkarması...


İstiklal Caddesi'nde kalabalik içinde yürüyen karakterlerin bölüme getirdiği ritm...



tabiki diziden aklımda kalan çok fazla detay var ama hepsini not alamadım haliyle... bir de malum ikinci sezon ile birlikte bu detaylar da azaldı biraz... ama bu kadarı da bir fikir vermiştir sanırım... ikinci sezon daha çok Ramiz Dayı'nın geçmiş hikayesi üzerine gitti malum... o da ayrı bir olay tabi... dizi içinde dizi izledik resmen... ufuk bayraktar'ın bir kez daha hastası olduk...

fotoğraf http://www.sinematurk.com/ adresinden alınmıştır...

ezel, senaryosunun özgün olmadığı ile ilgili de çokça gündeme geldi malum... kerem deren de Dubai'de yapılan bir etkinlikte monte cristo kontu'ndan esinlendiğini belirtmiş... türkiye'de bu işler biraz fazla büyütülüyor bence... tabiki herkes çalsın çırpsın demiyorum ama sadece ana iskeletin aynı olmasında bir sakınca yok bence... bilinçli veya bilinçsiz herkes biryerlerden esinleniyor sonuçta... önemli olan onu nasıl işlediğiniz... ve bu konuda verilebilecek en güzel örnek yine ezel dizisidir bence... ezel'de hikayenin ne kadar iyi işlendiğine kimsenin bir itirazı yoktur herhalde...

kerem deren'in de monte cristo kontu'nu işaret etmesinden sonra orijinal hikayeyi ben de merak ettim haliyle... ve kitabını alıp okuyayım dedim... yalnız bu noktada online alışveriş kurbanı olduğumu söyleyebilirim :) kitap gibi kitaptır işte diye düşünüp sayfa sayısına bakmamıştım hiç... resmen 1000 sayfalık falan bir kitap geldi elime :)


bu kitabı ne zaman okuyup bitiririm bilmiyorum ama okuyunca onunla ilgili de birşeyler yazmaya çalışırım... gelelim bir diğer kitaba... malum 20 dakika dizisi biraz da istanbul'un tarihi üzerine kurulu bir hikayeydi... yurtdışında kaldığım süre boyunca istanbul burnumda tütmüştü zaten... dönünce bu dizinin de etkisiyle birlikte özellikle eski istanbul'u karış karış dolaşasım vardı... ama istanbul'lu olunca da turist gibi gezilmiyor malum... bu sefer kafaya koymuştum ama... öncelikle istanbul'un tarihi ile ilgili, gezerken bana rehber olabilecek güzel bir kitap edineyim dedim... bunun için kitap arayışına girdiğim günlerden birinde bir kitapçıda istanbul kitaplarının bulunduğu bölüme gidip bütün kitapları didik didik inceledim... ve erk acarer'in %100 istanbul kitabında karar kıldım... çok da isabetli bir karar verdiğime sonradan iyice emin oldum...

"istanbul'da bir kadini ozlemek adettendir... bir anne, bir sevgili ya da kiz kardes... istanbul tekinsiz, arsiz bir cografyadir... istanbul garibanlik atlasidir... ve istanbul'da siir karin doyurmaz..." #100de100istanbul

ve tesadüfe bakın ki 20 dakika dizisinin son bölümlerine doğru erk acarer'in kitabına da gönderme yapıldı... doktor rolündeki esra akkaya'nın ali'ye (ilker aksum) yardım edebilmek için tarihi bir bilmeceyi çözmesi gerekiyordu... bunun için bir kütüphaneye gidip tarihi kitapları inceledi... ve aradığı ipucuna ulaşmasını sağlayan kitap erk acarer'in %100 istanbul kitabıydı... sarı kapağından tanıdım hemen :) bu kitap okumaya kıyamadığımdan epey bir süre rafta beklemişti... okumaya başlayınca gördüm ki dizide kullanılan tarihi hikayelerin çoğu da bu kitaptanmış zaten... kitap çok güzel hakikaten... yaşadığı şehri daha iyi tanımak isteyen bütün istanbul'luların bu kitabı okuması gerektiğini düşünüyorum... istanbul'un taşı toprağı tarih resmen... şehrimize turist gözüyle bakamadığımız için kaçırdığımız tüm detayları bu kitapta bulacağınızı garanti ederim...

ve gelelim ezel dizisinin çok konuşulan finaline... ben üzerine çok fazla yorum yapmak istemiyorum çünkü çok yazılıp çizilmiş zaten... ama bir tek şunu söyleyebilirim ki keşke daha net bir final olsaydı... tabi muhtemelen bu bilinçli bir tercih... bu şekilde dizi finali ile de epey konuşulmuş oldu... akıl dolu bir cinayet planını içeren 68. bölümü de unutmamak lazım... efsane bir bölümdü hakikaten... ayrıca can'ın gençliğini oynaması için hakan kurtaş'ın seçilmesi de çok isabetli bi karar olmuş bence... cuk oturmuş resmen... keşke o da flashforward'lar ile hikayede daha fazla yer alsaydı :)

bu arada toygar ışıklı'nın muhteşem ezel dizi müziklerini şu linkten dinleyebilirsiniz...

şimdi de teknik detaylara gelelim... aldığı kaset/cd'lerin kartonetlerini didik didik okuyanlar vardır ya; işte ben de onlardanım :) aynı şekilde sinemada film bittiğinde akan isimleri de tek tek okumaya çalışırım (yanımdaki arkadaşlar ve salondan biran önce çıkmaya çalışan seyircilerden fırsat kaldığı kadar tabi)... sevdiğim şarkının sözünü, müziğini, aranjesini kim yapmış, klibini hangi yönetmen çekmiş... hep merak eder bakarım... dolayısıyla sevdiğim dizilere de böyle detaylı bakıyorum... senaryoyu kim yazmış, kim yönetmiş, görüntü yönetmeni kim, kurgu ve müzikler kime ait, kimler oynamış, yapım şirketi hangisi? bunlara bakarım mutlaka... işte bu anlamda beğendiğim dizileri alt alta koyduğumda bazı ortak noktalar çıkıyor ortaya... hani futbolda karma bir en iyi 11 çıkarılır ya ben de ona benzer birşey yapacağım şimdi... işte beğendiğim dizileri alt alta koyduğumda çakışan isimler...

şüphesiz bu sektörde bir sürü iyi isim var ama son yıllarda benim severek izlediğim dizileri alt alta koyduğumda çakışan isimler bunlar... yanlış anlaşılma olmasın :) izlemediklerim kategori dışı tabi... ve arada atladıklarım da olmuştur mutlaka... Kategorimiz çoğunlukla dram tabiki :) Dediğim gibi bu listeyi daha çok son dönemde yapılan iyi ve benim de izlediğim dizilere göre oluşturdum... Arada eskiler de var biraz... bir de gençler üzerinden gittim... işte adı sevdiğim dizilerde birden fazla kez karşıma çıkan ve dolayısıyla başarısının tedadüf olmadığını düşündüğüm isimler:

...Senarist...
Kerem Deren (ezel, uçurum, 20 dakika)
Pınar Bulut (ezel, suskunlar, 20 dakika)
Berkun Oya (son, intikam) "intikam"ı izlemiyorum ama "son" çok başarılı olduğundan berkun oya'ya torpil geçiyorum :)
Mahinur Ergun (şaşıfelek çıkmazı, asmalı konak, kampüsistan, haziran gecesi, 29-30, merhamet)
Ece Yörenç-Melek Gençoğlu (yaprak dökümü, aşk-ı memnu, fatmagül'ün suçu ne?, kuzey güney, medcezir) medcezir'de melek gençoğlu bırakmış yazmayı sanırım... Neden acaba ???
Sema Ergenekon-Eylem Canpolat (gümüş, sıla, senden başka, melekler korusun)

...Yönetmen...
Mahinur Ergun (şaşıfelek çıkmazı, sıdıka, baba evi)
Uluç Bayraktar (kampüsistan, asmalı konak 'yard. yön.', şaşıfelek çıkmazı 'yard. yön.', ezel, son)
Cem Karcı (uçurum, ezel 'yard. yön.', kavak yelleri 'yard. yön.')
Ali Bilgin (uçurum, medcezir)
Mehmet Ada Öztekin (aşk ve ceza, kuzey güney)
Çağatay Tosun (çakıl taşları, suskunlar, merhamet)
Hilal Saral (aşk-ı memnu, fatmagül'ün suçu ne?)
Gül Oğuz (sıla, kış masalı, merhamet)
Çağrı Lostuvalı (yaprak dökümü 'yard. yön.', suskunlar, intikam)
Mesude Erarslan (asmalı konak 'yard. yön.', yaprak dökümü, intikam)
Çağan Irmak (günaydın istanbul kardeş, şaşıfelek çıkmazı, asmalı konak)

...Kurgu...
Serdar Çakular (ezel, hırsız polis, medcezir)
Ruşen Dağhan (biz size aşık olduk, sıla, bir çocuk sevdim, merhamet)
Şafak Bal (asmalı konak, haziran gecesi)
Murat Bolayır (lise defteri, haziran gecesi)

...Görüntü Yönetmeni...
hakan okumuş (çakıl taşları, suskunlar, merhamet)
ilkay ışık (aşk oyunu, suskunlar, uçurum, güneşi beklerken)
barış ışık (aşk oyunu, medcezir) 

...Yapım Şirketi...
Ay Yapım (yaprak dökümü, son, kuzey güney, fatmagül'ün suçu ne?, ezel, aşk-ı memnu, 20 dakika, medcezir)
TMC (zerda, bir istanbul masalı, aliye, hırsız polis, binbir gece, kapalıçarşı, aşk ve ceza, bir çocuk sevdim)
Most Production (ikinci bahar, biz size aşık olduk, sıla, merhamet)
Tims Production (senden başka, kavak yelleri, melekler korusun, çakıl taşları, suskunlar) Timur Savcı yapımcılığı bırakmış sanırım... ilginç bi haber ???
D Productions (asmalı konak, kampüsistan, gümüş, genco, güneşi beklerken)

...Müzik...
Toygar Işıklı (yaprak dökümü, aşk-ı memnu, ezel, fatmagül'ün suçu ne?, kuzey güney, son, 20 dakika, medcezir)
Gökhan Kırdar (haziran gecesi, yabancı damat, kayıp)
Demir Demirkan (kayıp şehir, güneşi beklerken)
Kıraç (zerda, aliye, bir istanbul masalı, binbir gece)

...Oyuncu...
kıvanç tatlıtuğ (gümüş, aşk-ı memnu, ezel, kuzey güney)
kenan imirzalioğlu (deli yürek, acı hayat, ezel, karadayı) sadece ezel'i izledim ama torpil geçiyorum yine :)
nejat işler (şehnaz tango, aliye, kapalıçarşı, intikam)
barış falay (aliye, ezel, medcezir)
sarp akkaya (bizim aile, gece gündüz, ezel, suskunlar)
murat yıldırım (aşk ve ceza, suskunlar)
engin akyürek (yabancı damat, fatmagül'ün suçu ne?)
yiğit özşener (üzgünüm leyla, ezel, son, intikam) eğitimli bir oyuncu ancak biz onu "özgür çocuk" olarak tanıdık... çok sağlam bir oyuncu olduğunu yaptığı işlerle de ispatladı...  
rıza kocaoğlu (ezel, kuzey güney)
engin altan düzyatan (koçum benim, mühürlü güller, sıla, cesaretin var mı aşka?, kapalıçarşı, son)
kaan taşaner (fatmagül'ün suçu ne?, kuzey güney)
nurgül yeşilçay (ikinci bahar, asmalı konak, melekler adası, aşk ve ceza)
beren saat (aşk-ı memnu, fatmagül'ün suçu ne?, intikam)
tuba büyüküstün (ıhlamurlar altında, 20 dakika)
özgü namal (ikinci bahar, yeditepe istanbul, merhamet)
cansu dere (sıla, ezel)
burçin terzioğlu (mahallenin muhtarları, üzgünüm leyla, melekler adası, aliye, kadın isterse, ezel, merhamet)
aslı enver (kavak yelleri, suskunlar)
berrak tüzünataç (ezel, son)
bade işçil (ezel, kuzey güney)
hazar ergüçlü (kuzey güney, medcezir)
nehir erdoğan (koçum benim, yabancı damat, son)
zeynep köse (melekler korusun, ezel, uçurum, 20 dakika)

demek ki neymiş: iyi dizinin de bir matematiği varmış :)

bu arada sarp akkaya'nın özel olarak hastasıyım ve sizi çok eski bir görüntüsü ile başbaşa bırakmak istiyorum :) bu dizinin de hastasıydık değil mi... işte sarp akkaya ile ilk tanıştığımız yıllar:


ve bu sevimli jenerik ile birlikte bu yazının da sonuna gelmiş bulunuyoruz... esen kalın efendim :)