Youtube

Instagram

30 Temmuz 2013 Salı

Favoriler #1

bu yazı ile birlikte hem yeni bir yazı dizisi başlatayım hem de blogun tozunu bi alayım istedim :)

işbu yazı dizisinde yazının başlığından da anlaşılacağı üzere her ay sonu o ayki favorilerimi yazmaya çalışacağım... bloga da taze kan lazım malum... favorilerim arasına herşey dahil olabilir... bir kısıtlamam yok bu konuda... hadi başlayalım bakalım... yine bi yerden girip başka bi yerden çıkacağız :)

bilen bilir (aslında kimse bilmiyor sanırım) ben youtube hastası bi insanım ve bu görsel medya devini TV gibi kullanıyorum... çok severek takip ettiğim kanallarım var... bu kanallar videolarını güncelledikçe benim de -kendi zevkime uygun- izleyecek bir sürü videom olmuş oluyor... wordpress blog reader'ın video versiyonu oluyor bi anlamda... içeriğini kendim belirlediğim bir televizyonum oluyor da diyebiliriz... peki ben hangi kanalları takip ediyorum? bende kanal çok haliyle :) ancak bu başka bir yazımın konusu olacağı için şimdilik o kısma pek girmiyorum... sadece bu ayki favorilerim arasına giren kanalı yazacağım... yazıya bu kanal (channel) ile başlamak istedim çünkü bu yazı dizisi fikri de oradan geldi aklıma... bahsettiğim kanal clothes encounters isimli kullanıcının kanalı...
...clothes encounters...

çıtı pıtı, çok tatlı ve güzel bir kızcağız bu... moda, makyaj, stil önerileri ile dolu bir kanalı var... bayılıyorum onu izlemeye... ilk başta bilmiyordum, tamamen tesadüf eseri bulmuştum kanalını ama sonradan koreli olduğunu da öğrenince sevgim ikiye katlandı... kan çekti herhalde :) bu kızcağız her ay favori ürün, film ve müziklerini içeren videolar yayınlıyor (sadece bunlar yok tabi kanalında)... aslında birçok youtube kullanıcısında bu "aylık favorilerini yayınlama" durumu var ama herkesinki sarmıyor beni... bu kızı sevdiğim ve tarzını beğendiğim için herhalde, onunkiler çok güzel geldi... sonra "ben de bunun yazı versiyonunu yapsam nasıl olur" diye düşündüm ve işte bu yazı ile karşınızdayım :)

ben favorilerimi yazmaya nereden başlarım? tabiki müzikten... sadece bu ay değil, çıktığından beri favori albümüm justin timberlake'in son albümü...
...the 20/20 experience...
File:Justin Timberlake - The 2020 Experience.png
fotoğraf http://en.wikipedia.org adresinden alınmıştır.

albümü sindirmiş biri olarak çok net olarak söyleyebilirim ki bu albüm justin timberlake'in ustalık eseridir... tabir-i caizse bakkal şarkılar yapan (yanlış anlaşılmasın onları da çok seviyorum) justin gitmiş yerine çok ağırbaşlı, samimi, duygusal, şarkılarının sound'u ve sözleri yere sağlam basan bir justin gelmiş... yani o kadar sene (6 sene) beklediğimize değdi bence... gerçekten üzerinde çok çalışılan bir iş olduğu her açıdan belli oluyor... timbaland ve jay-z de her zaman olduğu gibi arkasında justin'in... ben bu "yeni nesil soul müzik" yapan justin'i çok sevdim...

bonuslarla birlikte 12 şarkı var albümde (albümün tamamını şuradan dinleyebilirsiniz)... ve şarkıların çoğu acayip derinliğe sahip... sound olarak eski şarkılardan esinlenilen şarkılar (that girl ve let the groove get in gibi) da ayrı bi hava katmış albüme... şarkıların süreleri 5-8 dakika arasında değişiyor... ilk dinlediğimde "bu kadar da uzun şarkı yapılır mı" diye şaşırmıştım ama şimdi şarkıların niye bu kadar uzun olduğunu da anlıyorum... insan o derinlikli sözler ve kaliteli "sound"da kayboluyor resmen... bayıla bayıla, hiç sıkılmadan dinliyorum... ben albümdeki bütün şarkıları (suit&tie, mirrors, strawberry bublegum, don't hold the wall, tunnel vision, spaceship coupe... bunları biraz daha fazla seviyorum) çok sevdim ama bir tanesi var ki... içinde kayboluyorsunuz dedim ya, işte öyle bi şarkı... blue ocean floor... (mirrors'ı bile solladı, öyle söyleyeyim)...

...blue ocean floor...

bi şarkının sözleri ile müziği bu kadar mı uyumlu olur... resmen okyanusun dibine dalmışsınız gibi hissettiriyor müziği... şarkıda bahsi geçen kalp atışlarını duyacaksınız neredeyse... müziği ile birebir örtüşen sözleri ile bu şarkıyı -bu yazı vesilesiyle- en az bi kere dinlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum...
Under the water you scream so loud but the silence surrounds you...

But I hear it loud and you fall in the deep and I'll always find you...

If my red eyes don't see you anymore...

And I can't hear you through the white noise...

Just send your heartbeat...

I'll go to the blue ocean floor...

Where they'll find us no more...



...korece dil kartları...

aldığım en güzel hediyelerden birine geldi sıra... geçen gün akmar pasajının içinden geçerken korece dil kartları gözümüze çarptı...


altın bulmuş gibi sevindik... malum her yerde bulunmuyor (yada biz bulamadık bilmiyorum)... sevgili arkadaşım elipı hediye etti bana sağolsun... bu ayki favorilerim arasına bu çok istediğim kelime kartı destesi de girmiş oldu böylece... korece dil kartları genel olarak başarılı ancak "zaman"ları biraz karışık anlatmış... hiç bilmeyen biri için zor gelebilir diye düşünüyorum...

...bnto by cuppow...

geçenlerde aşağıdaki videoya denk geldim bayıldım resmen bu basit ve yaratıcı fikre... tam da diyet yapmaya hazırlanırken böyle bir plastik aparat ne hoş olurdu değil mi... amazon'da 12 dolar civarına satılıyor...


[vimeo http://www.vimeo.com/68870138 w=500&h=281]

...dukan diyeti...

diyet demişken son bir aydır dukan diyeti ile yatıp kalkıyorum resmen... henüz diyeti yapmaya başlamadım ancak başlamam yakındır...


önce internetten bir sürü yazı okudum... sonra da kitabı edinip okudum... ve önceleri önyargılı olduğum bu diyet çok kafama yattı diyebilirim... bir de sağdan soldan duyduğum bütün başarılı zayıflama hikayeleri bu kitaptaki bilgilerle örtüşünce de iyice ikna oldum... mesela şeyda coşkun ismini duymuşsunuzdur... hani şu ünlüleri zayıflatan yaşam koçu... şu sıra çok popüler malum... şeyda hanım'ın diyet konsepti hakkında detaylı bilgim yok ama basından takip ettiğim kadarıyla protein bazlı bir diyet uygulattırıyor... hatta dukan'daki gibi saf protein günleri de var... dukan'da olduğu gibi şeyda hanım da buğday nişastası yerine mısır nişastası öneriyormuş (derya baykal canlı yayında söyledi geçen gün)... ayrıca son günlerde moda olan gluten-free (glutensiz) diyetler de dukan ile örtüşüyor bi anlamda... buğday nişastası gluten içerirken, mısır nişastası içermiyormuş... dukan da sınırlı izinli olarak veriyor mısır nişastasını... işte buna benzer tesadüflerle de her yol dukan'a çıkınca başta söylediğim gibi iyice ikna oldum bu diyeti yapmaya... bakalım sonuç nasıl olacak...

...before midnight...

geçenlerde gördüğüm bir fragman eski dostları görmüş gibi hissettirdi bana :) before midnight filminden bahsediyorum...

before sunrise (1995) ve before sunset (2004)'ten sonra ne iyi etmişler de bi devam filmi çekmişler... aradan onca yıl geçince haliyle başrol oyuncuları da epey yaşlanmış... hele ethan hawke'ı görünce şok oldum... nerede o tıfıl halleriyle tanıdığımız ethan hawke, nerede bu yaşını başını almış ethan hawke... adam çökmüş resmen... içim burkuldu görünce, bi tuhaf oldum... yaşlandığımı hissettim :) neyse efendim bakalım bu ikilinin yetişkin versiyon maceraları nasıl olacak... ilk iki filmde olduğu gibi senaryo, filmin başrol iki oyuncusu ile yönetmeninin elinden çıkmış... filmi izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum... kaktüs'ümle birlikte en yakın zamanda izleyeceğiz inşallah :)

...hayatı tesbih yapmışım...

şimdi de bizden bir şarkı ile kapanışı yapmak ve huzurlarınızdan ayrılmak istiyorum :) bu şarkı virüs gibi bulaştı resmen bana :) vay başıma gelenler :) sürekli bu şarkıyı söylerken buluyorum kendimi... biri beddua etti herhalde... orijinal video klip yerine, bu şarkıya kayıtsız kalamayan leyla ile mecnun versiyonunu paylaşmak istedim...


esen kalın efendim...